?>

Bayram

Hayati YAMAN

2 yıl önce

Bayram, özellikle çocuklar seviniyorsa bayramdır. Ve sevindirebildiğimiz ölçüde bayramlar değerlidir. Ülkemizde yaşanan deprem ve sonrası yaşanan acılar nedeniyle buruk ve sönük bayram yaşamış olsak da şahsen ben çok farklı bir bayram yaşadım. Hepimizin bildiği ve yaşadığı üzere, Ramazan Bayramı ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kesişti. Bu vesileyle iki bayramı birlikte yaşadık, beraber kutladık.

Ayrıca eğitim öğretim organizasyonunun iki önemli ayağını teşkil eden biz öğretmenler ve öğrencilerimiz açısından önem arz eden Nisan ara tatili de iki bayram tatili ile kesişmişti. Ben bu fırsatı çok çok iyi değerlendirdim ve hayatımın en güzel, en anlamlı bayramlarından birini geçirdim!

O güzel, özel ve anlamlı bayramı yaşamamda bana izin veren eşim ve çocuklarımın payı da büyük. Buradan aileme özellikle teşekkür etmek istiyorum. Hiç gözümü arkada koymadılar, koymuyorlar, minnettarım.

Bölgeye intikalimin hemen ertesi günü acı bir haber almama rağmen, ben kendisini teselli etmek için aradığım sevgili dayımın o yüce gönüllülüğüne bir kez daha tanık oldum. Ben ona baş sağlığı ve teselli dileklerimi sunarken, resmen o beni teskin etti gözlerimi doldurarak! Memlekete dönmemem gerektiğini, bölgede kalmamın daha mühim olduğunu belirtti. “Yöre insanlarımızın bizlerin desteğine olan ihtiyacının fazla olduğunun bilincindeyim, oradaki kardeşlerimizin yarasını sarmaya devam et yeğenim.” dedi. Annem kadar sevdiğim(iz), sülalenin kıymetlisi yengeciğimi, dayımın hanımını, ahirete yolcu etmiştik! Bölgeden döndükten sonra ilk fırsatta taziye için dayımla buluşma sözleşmemizi yaparak faaliyetlerimize devam kararı almıştım…

Coşkuyla bayram sevinci yaşamamın esin kaynağı olan önemli paydaş ise kuşkusuz ki Ahbap Derneği! Mensubu olmaktan şeref duyduğum Ahbap ailesine de kucak dolusu selam ve sevgilerimi sunuyorum…

Mart ayında Deprem bölgesinde olmuştum. Yardım organizasyonlarında gönüllü olarak görev almak üzere Ahbap Derneğinin Gaziantep Ana İkmal Deposu merkezli olmak üzere, saha etkinliklerinde bulunmuştum. Kaldı ki, anılarımı siz değerli okurlarımla buradaki köşemden de paylaşmıştım. Mart ayındaki gidişim, eğitim öğretim dönemine denk geldiği için her ne kadar insani yardım amaçlı bir etkinlikte görev almış olsam da ne yalan söyleyeyim, öğrencilerimden uzak kalmış olmam nedeniyle içimi buruk bırakmıştı! O nedenle ara tatili yeniden deprem bölgesinde değerlendirmeliydim ki vicdanım rahatlayabilsindi.

Amacımı, planlamamı aileme açtım ve izin çıkınca gerekli müracaatlarımı yaptım. İçimden “Hatay çıksa keşke!” diye geçiriyordum. Fakat özellikle tercih yapmıyordum ki, Ahbap Derneğimizin nerede daha çok ihtiyacı varsa, orada değerlendirileyim istiyordum. Nihayetinde, yine yeniden Gaziantep görevi çıkmıştı bana…

Yeni depo o kadar büyüktü ki şöyle söyleyeyim; hem malzemeleri yutuyordu içinde, hem de bizleri! Duygularımızla, düşüncelerimizle, anılarımızla birlikte bütün parapsikolojileri içine çekip yok ediyor gibiydi.

Laf aramız kalsın, Haluk Levent’in kulağına gitmesin! “Ama bu kadar büyük bir depo da tutulmaz ki Haluk Abi. İçinde bir yerden bir yere ulaşmak için martı’ya ihtiyacımız var biliyor musun?” Şaka bir yana bir kez daha gurur duyduk depo etkinliklerimizle…

Bir yandan Ahbap’ın kendi faaliyetleri için dağıtım ve depolama yaptığımız mallar; diğer yandan, okul öncesinden tutun liseden çıkın, MEB kaynaklı kitap ve kırtasiye ürünleri, Afad ve Kızılay’a destek için sevkiyat yaptığımız yardım malzemeleri derken devlet millet kaynaşmasına örneklik sergiliyorduk.

Bir kesimce bilinçli ve ısrarlı, bir kesimce ise bilinçsiz ama algıya kurban bir şekilde ayrıştırmaya tabi tutulmuş olmasına rağmen, ihtiyaç duyduğu mamüller kamu kurumlarının iştiraklerince kendisine satılarak veriliyor olmasına rağmen Ahbap, her aşamada o kaynaşmayı başarıyla gösterebilmekteydi. Haluk Levent’in o başarıdaki payını takdir etmemek ve şapka çıkarmamak mümkün değildi! Genel Başkan olarak Ahbapların Haluk Abisindeki o tutum, hepimize yansımaktaydı…

Öyle ki, Haluk Levent Ramazan Bayramının birinci gününde Nurdağı’nda ilk ve ortaokulu bünyesinde barındıran prefabrik bir okul açılışı yaptı. Açılıştaki konuşması koordinatör valiyi ve kaymakamı da mest etmişti. Devlet Millet kaynaşmasına mercek tutan Haluk Başkan ve Vali, açılış kurdelesini birlikte kesti.

Hasbelkader o esnada ben de bulundum. İnanın bana istesem ve planlasam bu denli bir karede bulunamazdım diye düşünüyorum. Tamamen denk geldi ve Ahbap’ın yaptırdığı okulun açılışı için olay mahalline gelen Haluk Başkana Vali Bey “hoş geldin” çiçeği takdim etmişti. Bir anda olaylar öyle gelişti ki o çiçeği elimde buldum ve benim muhafaza etmem gerekti. Sonrasında program boyunca Haluk Başkanla birlikte aynı karede kalmak zorunda oldum.

Neden bu detayları anlatıyorum? Çok gereksiz ve anlamsız bulabilirsiniz ama güzellikler ve farklılıklar detaylarda saklıdır. Haluk Başkan her toplantıda bizlere şunu salık verir:

Lütfen hiçbir Ahbap kendisini benden uzak görmesin. Ve hiçbir Ahbabı da kendisinden veya birilerinden bana daha yakın bilmesin, bulmasın!” Şu detaya ve söylemin sıcaklığına bakar mısınız?

İşte o hasbelkader aynı kareye girdiğim bir fotoğraf veya video ile ben, Haluk Başkana daha yakın veya onun daha gözdesi olmadığımın hem Ahbaplarımızca hem de takipçilerim, okurlarımca bilinmesini istediğim için bu detayları yazıyorum. Ahbap olarak biz böyle bir kurumsal yapıyız.

Ayrıca değişim ve dönüşüme biz ne kadar hazırız? Adaleti ve değişimi ne kadar istiyoruz? Her fırsatta kendi gemimizi yüzdürme kestirmeciliğinden ve çıkarcılığından kurtulacak mıyız? Kurtulmak istiyor muyuz? Her yöne ve herkes için adalet deme erdemine sahip miyiz? Sahip olmak üzere bir yaşam inşa edecek miyiz? B

Bir eğitimci olarak, o realiteyi de deşifre etmeliyim diye şimdi bahsedeceklerimi de özellikle vurgulamak istiyorum. Kurtuluşu yok bunun. Mutlaka haykırırım, bir yamukluk görünce! Emin olun Haluk Başkanla birlikte yer aldığım o anlara ait sevincimi ve şerefimi katlamak üzere sosyal medya hesaplarımdan paylaşım yaptıktan sonra çoğunlukla tebrik mesajları almış olmama rağmen, “Ooo! Haluk Levent’e yakınsın madem. O halde şöyle bir …” diye başlayan torpil ve şahsa yönelik kayırmacı yardım talebi içerikli üç beş mesaj da almış oldum. Bu durum ister istemez üzdü beni. Bireysel ve toplumsal kalitemizi arttırmak adına her yöne adaletten ayrılmamayı öğreneceğiz ve öğreteceğiz…

Kaldı ki bu saatten sonra Haluk Başkanla aynı kareye giren benim ve Ahbaplarımızın sorumluluğu ve duyarlılığı bir kat daha artmış oldu aslında. Gözlerden ırak olmak, ister istemez biraz daha esnekliğe imkân sağlarken, biz o imkanı elimizden kaydırmış olduk! Sorumluluğumuz daha da arttı. Şerefle taşımak, ödevimiz olsun…

Bayram süresince çeşitli etkinliklerde bulunmak ve mini konserler vererek çocukları sevindirmek isteyen Haluk Başkan sağlık sorunları yaşamasına rağmen, Nurdağı’ndan sonra sırasıyla Adıyaman merkez ve Hatay Samandağ gibi merkezlerde bulundu. Yine insanların gönlündeki sarsılmayan tahtına kuruldu. Kendisi evrensel düşünse de ben, kendimize ait olmasının verdiği gururla mikromilliyetçilik duygularımı bastıramıyorum! Ve “İyi ki var. İnsanlığın iyilik meleği o insan iyi ki bize ait.” diyorum.

Deprem bölgesinde farklı illerde görev yapmak üzere sahada olan tüm Ahbaplar ile Ahbap Derneğimizin Genel Merkez koordinasyonlarında görevli başkanlarımız hep birlikte Gaziantep’te buluştuk. Yaklaşık yetmiş kişilik ekibimizi de yüz akıyla ağırlamayı başaran Gaziantep Depomuz, nice anılar biriktirmemize ev sahipliği yaparak, çekici ve öznel yanını bir kez daha göstermiş oldu.

Bayramın ilk günü hep birlikte kahvaltımızı yaptık, bayramlaştık ve daha öncesinden şehirlerimize ayrı ayrı ve eşit bir şekilde göndermiş olduğumuz 23 Nisan Etkinlikleri malzemelerimizle buluşmak üzere görev yerlerimize intikal ettik. 23 Nisan Pazar günü, eş güdüm içerisinde depremden etkilenen tüm şehirlerimizdeki çocuklarımızı sevindirmek üzere alanlardaydık. Ben böylesi bir etkinliğe daha önce hiç katılmamıştım. Meğerse hepimiz aynıymışız! Meğerse yaşam kesitimizde o detayı yakalamış olmak, çocukların o duygusal açlığını gözden kaçırmamış olmamızın onurunu, mutluluğunu, sevincini yaşayarak hayatımızı anlamlandırmak da varmış…

Neler mi yaptık?

 

Animasyonlar, şişirme oyun parkurları, şarkılar eşliğinde oyun ve danslar, palyaço gösterileri, yüz boyama etkinlikleri, ebru etkinlikleri, geleneksel tiyatro gösterileri, langırt oyunları, halat çekme çuval yarışı gibi geleneksel kır şenliği oyunları, pamuk şeker, patlamış mısır, jelibon, şekerleme tarzında ikramlar ve olmazsa olmazımız olan top, oyuncak, zekâ oyunları seti, strateji oyun setleri, balonlar, kırtasiye ve okul malzemeleri olmak üzere her çocuğumuza hediyeler…

   

İnanın hepimiz çocuktuk o gün ve ne güzel gündü o 23 Nisan!

Pek çoğumuzun önümüzdeki Kurban Bayramı için de planlamalar yapmasına alttan alta dip dalga sarsıntıları yaptırdığına emin olduğum, tadı damağımızda kalan o bayram, gerçek ve eşsiz bir bayramdı bizim için…

https://twitter.com/haluklevent/status/1649417764107427845?t=wlqLyNtIs586Bq88b7yNMg&s=08 

Sizlere bir kez daha kucak dolusu sevgi ve teşekkürler Ahbap gönüllüleri ve Ahbap yardımseverleri. Çocuklar ve kadınlar başta olma üzere, aşırı yorgun ve bitkin olan yöre insanımıza, sivil toplum kuruluşları, resmi ve özel görevli insanlarımıza yeniden nefes olma bahtiyarlığını yaşadık sayenizde…  

YAZARIN DİĞER YAZILARI