GİRİŞ
18 Mart 2025 tarihinde 110. Yıldönümünü idrak edeceğimiz Çanakkale Deniz Zaferi’ni, sebep ve sonuç ilişkilerini de dikkate alarak bu makale sayfasının sınırlılıkları içinde ele almaya başladığımız, dört bölümden ibaret makale dizisinin daha önce yayımlanan ilk iki bölümünde 28 Haziran 1914 tarihinde Avusturya-Macaristan ile Sırbistan arasında başlayana bir bölgesel savaşın bir kısa bir sürede önce kıta ölçeğinde ardından da küresel bir savaşa dönüşmesi, Almanya’nın Batı Cephesinde Marn’de İngiliz-Fransız kuvvetlerine yenilmesi, Osmanlı Devleti’nin savaşa dâhil olması ve bunun ardından İngiliz savaş gemilerinin Çanakkale Boğazı’nı bombalaması, İngiltere’deki karar kademelerinde Çanakkale Boğazı’nın denizden zorlanmasına dair planlar ve bu konuda ilk girişimlerden, Müttefiklerin 18 Mart 1915 tarihindeki Çanakkale Deniz Harekatı’nın başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Çanakkale Cephesini savunmak üzere kurulacak olan 5. Osmanlı Ordusuna komuta edecek Mareşal Liman von Sanders’in İngiliz-Fransızların Çanakkale Boğazına yönelik muhtemel hareket tarzına ilişkin değerlendirmeleri ile Müttefiklerin Çanakkale Boğazı’na yapmayı planladıkları deniz harekâtının gerekçesinden bahsedilmişti. Makale dizisinin bugünkü üçüncü bölümünde de deniz harekâtı öncesindeki uluslararası gelişmeler ve bu bağlamda İngiltere ve Fransa ile Rusya arasındaki İstanbul Antlaşması’ndan bahsedilecektir.
DENİZ HAREKÂTI BAĞLAMINDA ULUSLARARASI GELİŞMELER
İngiltere ve Fransa’nın Çanakkale Boğazı’nı denizden zorlayarak geçme çabaları, İstanbul ve Türk Boğazları üzerinde tarihî emelleri olan Rusya’nın da buraları almak üzere Müttefikleri nezdinde harekete geçmesine neden oldu. Çünkü İngiltere ve Fransa, Çanakkale’yi geçerek İstanbul’u ele geçirdikleri takdirde, İstanbul’un, Rusya’ya bırakılmama tehlikesi ortaya çıkabilirdi. Öte yandan Çanakkale Deniz Harekâtı sonrasında İngiltere himâyesine girebilecek bir İstanbul’un Yunanistan’a verilme ihtimâli de asırlardır Boğazları ele geçirmeye çalışan Rusya’yı rahatsız etmekteydi.
Rusya her ne kadar Çanakkale Harekâtı öncesinde, bu harekât başarılı olduğu takdirde Boğazlar Bölgesi’nin kendisine verilmemesi endişesine kapılmış ise de Ruslar ile İngilizler arasında Haziran 1914 ayında Denizcilik Bakanları seviyesinde yapılan görüşmelerde Türk Boğazlarına yönelik Rusya’nın istekleri İngiltere tarafından da kabul edilmişti.
Boğazlara yönelik bahse konu endişeleri taşıyan Rusya’ya mukabil, Almanya, Osmanlı Devleti’nin müttefiki olduğu hâlde, Boğazların İngiltere ve Fransa’nın eline geçmesini çıkarlarına aykırı bulduğundan, bu bölgeyi Rusya’ya teklif ederek, Rusya ile ayrı bir barış antlaşması yapılması için Rusya nezdinde bazı girişimlerde bulunmuştur. Bu durum, İngiltere ve Fransa’yı telaşlandırmış, bu ülkeleri Boğazlar konusunda Rusya’nın isteklerini kabul etmek zorunda bırakmıştır. Almanya, bu şekilde Rus Cephesini kapatarak, Müttefikleri bölecek ve Batıda sadece İngiltere ve Fransa ile karşı karşıya kalacaktı. Almanya’nın müttefiki olan Osmanlı Devleti ise bu olaydan haberdar değildir. Bu gelişmeler sonrasında Rusya, Boğazlar konusunda inisiyatifi ele almak ve sorunu kendi lehine çözümlemek için, Şubat 1915 ayından itibaren İngiltere ve Fransa nezdine girişimlere başlamıştır.
İSTANBUL ANTLAŞMASI
Rusya’nın, Birinci Dünya Savaşı’ndaki hedefini özetle belirtmek gerekirse, Boğazları ve İstanbul’u ele geçirmek olduğunu söylemek mümkündür. Rusya Dışişleri Bakanı Sazonov, Rusya’nın, Boğazlara yönelik bu isteklerinin İngiltere ve Fransa tarafından kabul edilmesi hâlinde, İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı Devleti’nin diğer bölgelerine yönelik düşüncelerinin de Rusya tarafından kabul edileceğini bildirmişti. Rusya 4 Mart 1915 tarihinde İngiltere ve Fransa’ya verdiği notalarla “isteklerini açıklamış, Fransa 12 Mart’ta, İngiltere de de 10 Nisan’da Rus taleplerini kabul etmiştir.
Sonuçta İngiltere, Fransa ve Rusya arasında Mart ve Nisan 1915 aylarında gizli olarak imzalanan İstanbul Antlaşması’na göre; İngiltere, İstanbul ve Türk Boğazlarına yönelik Rus isteklerini kabul ediyordu. Bu antlaşmaya göre, Rusya; İstanbul (şehri), İstanbul Boğazı’nın her iki kıyısı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı’nın Avrupa kıyısını alacak; buna karşılık İstanbul Limanı, Müttefik ticaret gemileri için serbest bir liman olarak bırakılacaktı. Rusya, İstanbul ve Türk Boğazlarına yönelik İstanbul Antlaşması ile somutlaşan heveslerinin Fransızlar ve İngilizler tarafından tanınmasına karşılık kendisi de İngiltere öncülüğünde hazırlanan Osmanlı Devleti’nin Asya’daki ve Orta Doğu’daki topraklarının İngiltere ve Fransa çıkarlarına göre düzenlenmesini [1] tanıyacağını beyan ediyordu. Ayrıca, bu antlaşma ile Rusya, İran’ın petrol bakımından zengin bölgelerini “İngiliz nüfuz bölgesi” olarak kabul eden ve 1907 yılında yapılmış olan İngiliz-Rus Antlaşması’nı da teyit ediyordu.
Not: Devam edecek…
© 2025. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
SON NOT
[1] Bahse konu düzenleme 18 Mart 1915 tarihli İstanbul Antlaşması’ndan yaklaşık bir yıl sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun Asya’daki topraklarının paylaşılmasını içeren (16 Mayıs 1916 tarihinde) İngiltere ve Fransa arasında imzalanan Sykes- Picot Antlaşması ile somut ifadesini bulacaktı.