II..
demirle tanıştım sonra
ölmeden ölmüş olan
bir akrabamın
cenaze merasimi sırasında
gri elbiseleri içinde oldukça devlet duruyordu da
çember yapıp çevirmek gelemedi aklıma
eczaları eczaneden aldım
bu doğru ve normal
cezaları neden aldım
buna dair bir kuşkuyu yemliyorum
kuş kuyuya düşerken
dizlerimde kabuklar
gözlerimde ekseriyetle bayramlık gözyaşları
horoz ibikleri kadar pembeleşmişken tam da kısacık cümlelerim
ah o kimyacıdan tenime yayılan kimya
ah nefesime eşlik eden adrenalin kokusu
dolaysız tümlemelerime tünemiş ilk kıpırtım ah
çalıntı şiirlerle korunaksız bahçelerine dalışım gelir sonra
gözlerini gök ekinler kadar hışırtılı ve narin
kalplerini başaklar kadar dolgun bulduğum
bizim sokaklı kızların
ilk itirazımı seslendirdiğimde
cüneyTarkın henüz kalenin üçüncü burcuna kadar sıçrayabiliyordu
bense orta asyalı düşler içinde
yere dizler vuruyordum
ki tanrı bundan hoşnut olmuyordu
o günlerde sanırım
yağmura hayret ediyor oluşum da
bu döneme denk gelir esasında
anlardım biraz sudan zira
her insan cinsi kadar
yağmurun iki yakasında durmadan ağlayan annemin
yemenisine yağa yağa
bir zindanın demirine değe değe
ağlaya ağlaya
ölmemeye dair bir imkan sağlaya sağlaya babamla
pazardan elma alıp eve dönüşlerim kadar
enteresan olmasa da şimdi ki akılla
yağmura her daim bir isterik nazarla
hayret ettim durmadan
elimde demir
çok tanıdık korkularımı siperliyor artık bu kanca
biraz muşta biraz kılıç kesiği
iki doz bruce lee ile demire ayna tutuşum da
bu kayıtlarda bulunmalıdır oysa