Milli Eğitim Bakanlığı ve Türk Dil Kurumu işbirliğiyle düzenlenen “ Türkçe Eğitiminde Yaşanan Sorunlar Çalıştayı “nın ikincisi için 40 Türkçe öğretmeni ile birlikte Türk Dil Kurumunun davetlisi olarak geçen hafta Ankara’ya gittik.
Türkçenin ilelebet yaşaması Türklüğün ilelebet yaşaması demek olduğunun bilinciyle çıktığımız bu yolda “ Güçlü bir geleceğin güçlü bir öğretmen kadrosuyla mümkün olacağı fikri hep akıllarımızda olduğundan milli bir mücadeleye başlama heyecanı ve hissiyatıyla çalışmalara başladık. Öncelikle bu milli ve devletimizin bekası için çok önemli bir çalışmaya imza atan bunu hayata geçiren bu uğurda seferberlik başlatan milli eğitimin bu projesine ilham olan kişi ve kişilerine teşekkürü bir borç biliriz .Bu güzel ve milli davanın sürerlilik kazanmasında geç de olsa ( geç de olsa diyorum ) yaklaşık 50 yıldır bu çalışmaları başlatmayan bu konulara bir proje sunmayan gençliğin ve devletin devamı için suya sabuna dokunmayan bizden görünüp ama bizden olmayan tüm eski bürokratlara örnek olacak olan şu an ki Genel Orta Öğretim Daire Müdürüne bu projesi için şahsım ve tüm Türklük bilincini iliklerinde hisseden herkes için teşekkürü bir borç bilirim.
Çalıştayda neler mi oldu ?
Önce Ankara’da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti heyetini çok sıcak karşılayan Türk Dil kurumu görevlileriyle TDK yı gezdik.Tarihimizdeki Türk bilim adamlarının resimleri ,hayatları insanlığa kazandırdıkları her şey tüm duvarları kaplamış olarak karşımıza çıktı
Utandım….
Tüm bu bilgileri biz çocuklarımıza vermediğimiz için ,kitaplarımızdan çıkardığımız için bunu bize reva görenler adına utandım
Tarih boyunca bilimde teknolojide astronomide çok katkısı olan Türk bilim adamlarını tanıdıkça üzerimizdeki bu “ aşağılık “ komleksini anladım
Aşağılık duygusu diyorum çünkü Batının topla tüfekle yapamadığını bu Türk bilim adamlarını ve buluşlarını eğitim sistemimizden çıkartarak tüm bu icatları
“ Batı “ yapmış algısı yaratarak bizlere ve çocuklarımıza dolayısıyla gelecek nesillere “ aşağılık “ duygusunu yaşatanlar için ne desem az kalacağını anladım
Öyle ki bir Avrupa ülkesine bağlanalım da kim olursa olsun mantığıyla bin bir eziyet çekmiş ,sürülmüş ,kovulmuş ,fakat atalarının tırnaklarını geçirdiği bu vatan toprağında güç bela kurduğu devletlerinden vaz geçerek azınlık olmayı kabul edecek ,kendi kaderini tayin etme hakkından vazgeçecek tarih içinde kendi milli kimliğini unutacak kadar nasıl Türklüğünden vazgeçtiğini anladım
Anlamayanlar için ise cevap yeni nesillere dilini tarihini kültürünü dinini unutturma gayesi olan “ Milli “ bildiğimiz müfredatta saklıdır.
Bir devletin devamı yeni nesillerle mümkündür …
Şayet bir devleti yıkmaksa gaye topa tüfeğe ihtiyaç yoktur artık . En büyük silah eğitimdir. Eğitimle yani eğitime kattığınız veya katmadığınız müfredatla bir devleti iki nesil sonra çok rahat yıkabilirsiniz.
Unutmayın eğitimle vereceğiniz zarar en masrafsız zarardır
Görmüyor musunuz ?
Yoksa siz de mi gören ve susan ve ya gören ve bu hayinliğe ortak olanlardansınız ?
Susmayacağım….
Zira bu zamana kadar görüp ve susmak zorunda kaldıklarım bana ağır geliyor artık…
Her yıl vermek zorunda kaldığımız müfredatla karşımıza gelen özüne yabancı milli bilinci olmayan kültüründen tarihinden uzaklaşmış evlatlarımız şimdi sizin bu yanlışı görmeme ya da görüp de düzeltmeme hatanızdan kaynaklanıyor…
Suçlu sizlersiniz …
Suçlu bizleriz….
Suçlu eğitimin başına gelip de bu tehlikeyi görmeyenlerde yani.
Biz dil çalıştayına gittik….
Daha önce hatta daha da önce gidebilirdik ….
Çünkü sorun üç beş yıl önce başlamadı
O yüzden bağımsızlığından devletinden bile vazgeçecek insanlar türedi ve ağızlarından köpükler saçarak AB diye canhıraş bağırıyor
Çünkü bu oyun büyük …
Çünkü bu oyun eski…
Tıpkı kurtuluş Savaşında cepheden cepheye koşan Mustafa Kemal ve arkadaşları vatan savunması yaparken “ İngiliz Muhipleri Cemiyeti “ adı altında bir dernek İngiltereye bağlanırsak kurtuluruz diyorken günümüzde ise Avrupa Birliğine bağlanırsak kurtuluruz diyenlere kadar geldi ????
Düşman aynı düşman….
Taktik aynı taktik…..
Artık top tüfek yok
Çünkü kimliğini unutmuş özünden kopmuş maddiyatı özgürlüğüne ve devletine yeğlemiş insanları yetiştirmek en ucuz ama en güçlü silahtır
Dil –Tarih – Kültür –Din
Bu dört unsur milleti oluşturan çok önemli bağdır...
Bu dört unsur ancak eğitimle gelecek nesillere aktarılır...
Bunlara sen hakimsen uzun vadede bir devlete sahip olursun...
Bunlara önem vermezsen senin toprağında haberin bile olmadan...
Senin zannettiğin ama senden kopmuş artık taraf değiştirmiş insanlar türer...
O yüzden yarın çok geç!