Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bütçe görüşmeleri son hızıyla devam ediyor. İki gündür de İçişleri Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleri için İçişleri Bakanı Süleyman Soylu talep ettiği bütçe ile ilgili sunum yapmak üzere mecliste bulunuyor. Buraya kadar her şey normal. Tüm demokrasilerde olması gereken bir durum. Tüm demokrasilerde olmayan şey nedir diye sorarsanız? Küfürler, hakaretler, birbirine yumruk atan milletvekilleri. İşte bunlar demokrasilerde olmamalı, olmaz. O yüce mecliste bakanından, milletvekiline kim varsa halı saha kavgası görüntüsü vermemelidir. Beyefendi kişilikleriyle topluma örnek olmalıdırlar. Kavga ve küfür kültürün yetmediği yerde devreye girer. Atatürk’ün kurduğu bu mecliste bu olaylar hiç yakışmıyor. Bu olaylara sebep olanları şiddetle kınıyorum. Halka sükûnet çağrısı yapıp siz orada dövüşürseniz, halk sizi örnek alır. Gençler sizi örnek alır. Yapmayın, etmeyin! Makamınızın gerektirdiği gibi davranın.
DOKTOR ARANIYOR!Dün Karar gazetesindeki bir haber yüreğimi sızlattı. Türkiye Tabibler Birliği Genel Sekreteri Vedat Bulut sadece Aralık ayı itibariyle 1260 doktorun ülkeyi terk ettiğini, son 18 ayda da 8 bine yakın doktorun istifa ettiğini açıkladı. Yurtdışına giden doktorların ülke tercihlerinde Almanya ve Birleşik Arap Emirlikleri ilk sıralarda yer alıyor. Bu doktorlar hem ücret hem de çalışma şartları gibi nedenlerle bu ülkelere geldiklerini dile getiriyorlar. “Beni Türk hekimlerine emanet edin” diyen Atatürk’ün kemikleri sızlıyordur eminim. Doktorlarımızı kaybediyoruz ve suçlu önce devlet sonra da halk olarak bizleriz. Devletin suçu onlara hak ettiği ücreti ve çalışma şartlarını vermemekle başlıyor. Halkın suçu ise doktorlara her gün yenisi eklenen şiddet olaylarıyla kendisini belli ediyor. Doktorlara tekme tokat saldıran kişiler kendilerine yakında bakacak doktor bulamadıklarında kime saldıracaklar acaba? Öğretmen döven, doktor döven insanların ciddi bir ahlak ve norm problemi vardır. Aileden alınan bu eğitimi belli ki ilkokuldan itibaren bireylere kazandırmak gerekiyor.
1 KG KIYMA 97 TL!
Söylemesi ayıp, küçüklüğümden beri en sevdiğim yemek köfte-patatestir. Öyle süslü isimli ya da zahmetli yemeklere gerek yok. Kalbime giden yolun geçtiği mideme köfte ve patates verin yeter. Akşam da köfte patates yapmak için kıyma almak istedim. Gittim sokaktaki kasaba. “1 kilo köftelik kıyma alabilir miyim?” sorusuna gülümsemeyle karşılık veren kasapla kısa bir süre sohbet ettik. “Uzun zamandır 1 kilo kıyma siparişi almamıştım, bir mutlu oldum abi” dedi. “Nasıl yani?” diye sordum ben de gayri ihtiyari gülerek. “Genelde gram usulü, çoğunlukla da yarım kilo alıyor insanlar” diye cevap verdi. Sonra ben “Borcum ne kadar” dedim. “97 lira” dedi. Yutkundum. Uzun zamandır alışverişe kendim gitmediğim için en son kaç liraydı açıkçası hatırlamıyorum. Zam ne zaman geldi, bilmiyorum. Ama şunu net hatırlıyorum. 3 ay önce Malta’da yaşarken aynı dana kıymanın kilosunu 6.5 Euro’ya aldığımı biliyorum. Malta’ya et ürünlerinin neredeyse tamamının yurtdışından geldiğini biliyorum. Bizim ülkemizdeki büyükbaş sayısının Malta nüfusundan daha fazla olduğunu ve bu 6.5 Euro’nun Maltalılar için on beş ile çarpılmayan bir para birimi olduğunu da biliyorum. Yazık… Türk halkı bu hayat pahalılığını hak etmiyor. Bu kadarı vicdan kanatıyor…
KISA KISA
⦁ Sergen Yalçın baskılara dayanamayıp istifa etti ve istifası kabul edildi. Türk futbolunun sorunu tam da bu işte. Her yıl başarı bekleyip, bir sezon önce kupa getirmiş hocayı istifa ettirecek hale getiriyorlar. Beşiktaş adına büyük kayıp. ⦁ Netflix’te “Beni Çok Sev” diye bir film var. Farklı bir konusu ve çok başarılı oyunculuk performanslarıyla ben çok beğendim, tavsiye ederim. ⦁ Almanya’ya uzun dönem vize başvurusu yapacaklara bir uyarı yapayım. Başvuru yaptıktan sonra belirlenen randevu tarihi bir buçuk ay sonrasına bile sarkabiliyor. Ona göre planınızı yapın.