?>

Hatay

Bülent ÖNGE

2 yıl önce

                                                                       

Burası öyle bir şehir ki;

           Değişik dinden ve inançtan olan insanların sevgi, barış ve kardeşlik duyguları içinde bir arada yaşadığı, Herhangi bir huzursuzluğun ya da mutsuzluğun olmadığı, sevgi ve saygı göstermede birbirleriyle yarışan, kısaca sevgi ve kardeşliğin en üst seviyede yaşandığı, 06.02.2023 tarihinde meydana gelen büyük depremde büyük hasar gören ve binlerce kardeş vatandaşa mezar olan hoşgörünün en ön plana çıktığı Hatay ilimizden bahsetmek istiyorum.

          İlk yerleşimin M.Ö. 8000’li tarihlere kadar uzandığı Hatay, Roma, Bizans ve Osmanlı gibi farklı medeniyetlere ve kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrası Fransız işgali altında kalmış; bilahare bağımsız Hatay Devleti kurulmuş ve özellikle Atatürk’ün bizzat mücadelesi sonucu 1939 yılında resmen ana vatana bağlanmıştır.

          İlimizi ortadan ikiye üzgün ve dingin akışı, bulanık rengi ve çehresi düşük haliyle Asi Nehri bölmektedir. Kültürel mozaiğin başkentinde dünyanın en büyük mozaik müzelerinden birisi olan Hatay Arkeoloji Müzesini de görme şansına sahibiz. Bu müze Hatay’a yolu düşenlerin mutlaka görmesi gereken yerlerden birisidir. Müze, Paleolitik Dönemden başlamak üzere bütün dönemlere ait oldukça zengin bir koleksiyona sahiptir. 2017 yılı sonlarına doğru 220.000 civarında ziyaretçi sayısıyla bir hayli ilgi görmüştür. Apollon Daphne Mozaiği, Yakto Mozaiği, Talassa Deniz Mozaiği, Oceanos ve Tethys Mozaiği ve Antakya Lahti gerek mitolojiye efsanene olmuş hikâyeleriyle gerekse eserlerin muhteşem görüntüleriyle insanların etkilenmemesi imkansızdır.

         Gerek Hristiyanlar gerekse Müslümanlar için kutsal olarak kabul edilen Habib-i Neccar Camisinden bahsedecek olursak; Maneviyatı oldukça büyük oranda hissettiğiniz ve büyük bir dinginliğe eriştiğiniz bir camidir. İşte bu hoşgörünün sonucudur ki Hz. İsa’nın ilk havarilerine inanan ve bu uğurda canını veren Habib-i Neccar, Antakya’nın adeta sembolü olmuş, Anadolu’da inşa edilen ilk cami olarak kabul edilen Müslüman ibadetgâhına ismi verilmiştir. Bir tarafta şadırvanda abdestini alan, Hz. İsa’nın havailerinden Yunus (Pavlos) ve Yahya (Yuhanna)’nın türbelerini ziyaret eden, cami içinde ve türbesinde elleri havada huşu içinde ibadet ve dua eden farklı dinlere ve mezheplere mensup insanların arasında manevi havayı teneffüs ederken, bedeninizin ve ruhunuzun dinlendiğini hissedebilirsiniz.

            Bu topraklar neredeyse bütün dinler için kutsal mekanlarla dolu. İşte Hristiyanlar için en önemlilerinden Saint Pierre Kilisesi bir başka uğrak yeridir, Habib-i Neccar Dağı’nın uzantısı olan Hac Dağı’nın eteğinde kayalara oyulmuş bir mağaradır aslında. Hristiyan dünyasında ilklerin kilisesi… Hz. İsa’nın ölümünden sonra St. Pierre (Aziz Petrus), ilk dinî toplantısını burada yapmış, Hz. İsa’ya inananlara “Hristiyan” adı ilk kez burada verilmiştir. Dünyanın ilk Katolik kilisesi olarak kabul edilen bu kutsal mekân, bugün Hristiyanların hac yeri ve ilk ibadethanelerinden birisi olmuştur.

          Tabii ki hoşgörü şehri Hatay’a kısa süreliğine gelirseniz yüzlerce çeşit olarak ifade edilen her bir yemeği, meze ve tatlıyı tanımak, tatmak mümkün değildir. Geleneksel damak tadından biraz bahsetmek gerekirse; Oruk (içli köfte), biberli ekmek, tepside kebap, sönmemiş kireç suyuna bal kabağının yatırılması ile yapılan kabak tatlısı, tuzlu yoğurt, sürk salatası, cera peyniri, zahter salatası, yeşil zeytin salatası, kaytaz böreği, közlenmiş patlıcan, biber ve domatesten yapılan abu gannuç, hammaddesi nohut olan humus ve yazmakla bitmeyecek onlarcası...(Kaynak Türkiye Kültür Portalı Erdoğan GÜMÜŞ)

           Değerli okurlar güzel ülkemizin güzel Hatay’ından bir nebze bahsetmiş oldum. Yolunuz düşerse mutlaka uzun süreli bir gezinti sizi son derece mutlu edecektir. 06.02.2023 tarihinde meydana gelen depremde hayatını kaybeden Hatay’lı kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI