?>

Hayallerle Dolu Bir Yılı Geride Bıraktık...

Dr.Seyfi AKİL

12 ay önce

Son yıllarda hem küresel hem de Türkiye ekonomisi üzerinde kara bulutlar dolanıyor. ABD yakın tarihe kadar bilançolarını şişirmenin sonucunu enflasyonda zirveleri görerek şahit oldu. Önlem olarak önce varlık alımlarını düşürdü baktı çözüm olmuyor ardından da faiz silahına sarıldı. Euro bölgesinin de durumu farklı değil. Piyasada arz-talep dengesi bozulmuş. Neo-liberal politikalarla bir yerlere varılamayacağı anlaşılmış ve kamusalcı politikalara ağırlık verilmiş. Özellikle dış ticarette koruma politikaların ağırlıklı olduğunu ABD-Çin ticaret savaşlarında gördük. İçten içe hala bu savaş devam ediyor gibi.

Türkiye’ye döndüğümüzde bütün makro ekonomik dengelerin dengesizleştiğini çok net görüyoruz Alınan ve uygulanan yöntemler sadece uygulayanı tatmin ediyor. Özellikle dış ticarete bakıldığında artan kurlarla birlikte sorun daha da açmaza giriyor. Önceki yıl yapılan ihracat yaklaşık 254 milyar dolar. Geçen yıl yapılan tutar ise yaklaşık 255 milyar dolar. Daha önce belirlenen “2023 yılında 500 Milyar dolarlık İhracatın” neredeyse yarısına zor ulaşabildik. Şurası bir gerçek ki; artan kur nedeniyle ihracatçılar fiyat tutturamıyor. Yatırımcı gelmiyor. Eksi reel faizin olduğu, enflasyonun neredeyse yüzde 70’lere yaklaştığı bir ortamda yatırımcı hangi gerekçe ile neden gelsin?

Yabancıların bu ülkede kurduğu şirketler, toplam ihracatın neredeyse yarısını yapıyorlar. Bu saatten sonra da gelip yatırım falan yapmazlar. Nitekim de gelmiyorlar. Şu konu daha önemli ve herkes şu soruyu sormalı kendisine: Sadece yerli şirketlerle ne kadar yükseltebileceksin ihracatını? İhracat önemli. Yüksek dış borçlarımızı öderken döviz gelmesi gerekiyor ki sorun yaşamayalım. İktisadın temel kurallarından birisi şudur: “Gelirin giderinden fazla olacak. Kazandığından fazlasını harcarsan borçlanırsın. Borçların artarsa zorlanırsın. Sonunda kepenk kapatırsın.” Tabii bu kadarla kalsa iyi... Milletin uçmadığı havalimanının, geçmediği köprünün, gitmediği yolun, kullanmadığı elektriğin parasını dolar ile garanti verip ödedikçe, abuk sabuk projelere para gömdükçe ülke ekonomisi belini doğrultamıyor. Ülke dükkan değil ki. Kepenk kapatamayacağına göre ne oluyor? Vatandaşları fakirleşiyor.

 

2024 yılındaki temennilere göz atalım şimdide;

 

- Yıllık enflasyonda düşüşün başladığı,

 

Rezerv yeterliliğinin daha da arttığı,

 

Kur korumalı sistemin sonlandığı,

 

Cari açıkta kalıcı iyileşmenin başladığı,

 

Bütçe disiplininin tesis edildiği,

 

Sürdürülebilir yüksek büyümenin temellerinin güçlendiği bir yıl olacaktır.

 

Enflasyondan başlayalım. İlla düşüş olacak. Baz etkisi diyoruz biz buna... Önceki yıldan daha az artıyorsa fiyatlar, enflasyonda düşüş başlar. Bu fiyatların ucuzladığı değil, artış hızının yavaşladığı anlamına gelir. Rezerv yeterliliği derken swap denilen nane olmayınca eksi rezervdesin hâlâ... Ne kadar? Eksi 45.5 milyar dolar... Neden swap hariç tutuyoruz? Swap borç bile değil... Değişimi yapılacak para... Hangi ülkeyle, hangi bankayla yaptıysan verecekler Türk Liralarını, alacaklar faiziyle birlikte emanete bıraktıkları paralarını... Kur korumalı bitirilmezse düzelme falan hikaye ekonomide. Bunu Türkiye’nin başına bela edenlere iki çift laf söylemek lazım ama ağzımızı bozmayalım yeni yılın ilk sabahında...Cari açık illa azalacak. Orta Vadeli Program’a göre eksi 35 milyar dolar seviyesinde olacak. Enerji fiyatlarının düşüşü ve millette para kalmaması destekleyecek bu hedefi... Diğer yandan Türk Lirası değerli tutulmaya devam ederse kim ne yapsın ki yerli üretimi???

YAZARIN DİĞER YAZILARI