İlk günden bu yana ekonomimizin ve kaynaklarımızın nasıl talan edildiğini, nereden nereye geldiğimizi buradan anlatmaya, açıklamaya çalıştım. Son 20 yıldır yanlış uygulanan politikalarla elimizdeki kaynaklardan olduk. 3-5 dolar gelsin de nasıl gelirse gelsin diyerek sıfırı tükettik. Har vurup harman savurduk. İthalat etmeyin üretin dedik. Paramız var ki o yüzden ithal ediyoruz dediler. Tarım ülkesiydik; kendi kendimize yetiyorduk şimdi tarım da bile dışa bağlıyız. Yurt dışından inek satın alıyor, satın aldığımız ineği yine yurt dışından aldığımız samanla besliyoruz. Günün sonunda süt ihraç ettik diye şahlanıyoruz. Bunu da utanmadan sıkılmadan topluma başarı diye yutturmaya çalıştılar.
Yanlış ve saçma sapan politikalarla paramız değer kaybetti, aradan birileri kazansın diye. Geçtiğimiz haftalarda bizzat Maliye Bakanı ekonomi politikalarını överek TL geçtiğimiz yıl aşırı değerlendi dedi. Yersen tabi. Acaba Bakanın şirketi de kazançlı çıktı mı bu kur hareketinden sormak lazım? Her türlü yolsuzluklara kamu kurumlarını da dahil etiler. Şimdi seçim yaklaşıyor. Baktılar ki dipsiz bir kuyunun içindeler ellerinde bulunan kamu gücü ile bu durumdan çıkmak için çabalıyorlar. Ve son olarak yapılandırma… Devlete olan borçların yapılandırılması için bir paket hazırlanıyor. Şimdi gelin bunların detaylarını analiz edelim. Olası senaryolardan konuşalım.
Yapılandırmanın içeriği nedir? Yapılandırmadan kimler faydalanacak? Her seferinde devlete olan borçlarının üzerine çizgi çekilen inşat firma sahiplerini kapsayacak mı bu yapılandırma? Devlete en fazla borcu olan SGK ve belediyeler bu kapsama dahil edilecek mi? Dahil edilirse EYT kapsamında ödenecek paraların finansı nasıl karşılanacak ya da bu yeni zam ve vergi olarak vatandaşa yansıyacak mı?En büyük tehlikeyi şimdiden söyleyeyim. Ülkeyi borç batağına soktular. Peki ya seçim sonuçları istediği gibi olmazsa? Gelecek iktidara muazzam bir enkaz devredecekler. Ve bir şeyler düzeltmeye çalışıldığında “Bakın gördünüz mü bizim zamanımızda böle değildi, bunlar geldi böyle oldu” diyecekler. Yaklaşık 20 yıldır ülkeyi sanki Afrika kabile reisi yönetiyordu? TCMB’yi alet etiler piyasa gereğinden fazla para sunarak hem enflasyonu yükseltiler hem de paranın alım gücünü düşürdüler. Halk fakirleşti. Kuru düşürmek için arka kapıdan kamu bankalarına döviz sattırdılar. Açığı Hazineden, vatandaşın alın teri ile kazandığı vergilerden karşıladılar. Londra’ya ABD’ye giderek para dilendiler olmadı, istediğini alamadılar döndüler ilk iş Borsayı Araplara sattılar.
Asgari ücreti artık dediler, insanların cebine fazla para soktular. Daha cebimize para girmeden zamlar yağmur gibi geldi. Destek paketi açıkladık dediler. Kaymağını yandaş, kamudan ihale alan kankalarına ayırdılar. Tarımı bitirdiler, Türkiye samanı bile ithal eder hale geldi. Göstermelik birkaç tane market seçtiler. Kabak onların başına patladı iyi mi. İşin komik ve acı tarafı seçtikleri market sahipleri arasında kendi yandaşları da var. Çevreyi koruyoruz ayağıyla yandaş iş adamlarına kıyak yaptılar. Vatandaşa poşeti para ile sattılar. Dünyanın hemen tüm ülkeleri salgın dönemimde vatandaşlarına maddi destek verirken bizimkiler IBAN verdi. Yalandan arkalarına yandaş medyadan iki kameraman alıp zabıta eşliğinde gösteri yaptılar. Bir süre sonra onun da peşi bırakıldı. Ülkede satılmadık bir tek vatandaşlık kaldı diyorduk. Suriyelilere, Araplara oy karşılığı birkaç dolara onlar da yapıldı. Bizim evlatlarımız bilmedikleri topraklarda şehit olurken ülkesindeki savaştan korkak gibi kaçanlar ülkemizde fabrika kurdu. Tatil yaptı. İş ilanları yayınlayarak bizim ülkemizde Türleri almıyoruz dediler iyi mi. Kendi ülkesinde bulamadığı rahatı burada yaşıyor. Buna da insanlık diyoruz. Avrupa’dan ne kadar para alındığını ve alınan bu paraların nereye gittiğini söylemeye gelince “Sır” deyip saklanıyorlar. Bir zamanlar alkışlatarak partiye genel başkan hatta başbakanı yaptığı kişilerle kamu bankalarının kaynaklarını beraber yediler. Yollar ayrılınca” Bunlar kamu bankalarını dolandırdı ”dediler iyi mi? Diğerine de mağdur rolünü oynamak kaldı elbette.
Tüm bu yaşananlar millete ders olmalı. Kararını iyi vermeli, nereden geldiğini ve nereye gideceğini unutmamalı. Açıkça söyleyeyim. Bu senin aklını başına toplaman için önüne çıkan son fırsat. Geleceğin daha karanlık. Şimdiden söyleyeyim. Kendini boş ver. Çocukların ve en önemlisi ülkenin geleceği özgür iraden de. Benden uyarması……