Gözlerimiz göklerin ardında mıhlı
Yer çekilirken altından ağaçların
Ağzımızın kenarında dumanlı bir korku
Şehir ölmeden ölmüş
Herkes ölüm düşünde
Gör ki zamanın donduğudur
Seslerin sulardan aksi görülür artık
Şehirler uyur.. Uyanır tekrar uyur
Arkamızda mezarlar arkamızda arkaik korkular
Buzağı boynuzundan geldik ve düştük
Bu eliptik cennet sürgünlüğüne
İçimiz durmadan ve duraksız dopdolu
İçimiz ah ki dopdolu ölmemekle
Kör kuyulardan Mısır'a oradan
Denizi yarmaya.. Asayı vurmaya
Putların kalbine merhamet
Taşlara aşkın adını yazmaya
Geldik.. Geldik boş büyük sessiz yurda
Ölüm geldi ardımızdan
Nereye gitsek bir şey öldü
Ne kadar doğsa o kadar öldü
Ne kadar yeşerse o kadar soldu
Ölüm geldi ardımızdan..
Zamanı siper edip alnına
Aşkı yatak kılıp koynuna
Ölüm geldi ve kaldı
Herkes gidene kadar burada..
Şehirler vebalı bir uykuda
Gökler kuşsuz
İçimiz yarı çöl
Bir dua bir kayra bir insicam
Bekleyerek çeviriyoruz Yüzümüzü
Karanlığa..