Pera Palas’ta Gece Yarısı…
Netflix’in yeni Türk yapımı dizisi…
Her ne kadar senaryoda boşluklar ve esintiler hissetsem de Türkiye’de daha önce yapılmamış bir tarzda bir iş olduğu için hem takdir ettim hem de beğendim. Senaryo boşlukları bizim dizilerimizin ortak sorunu haline geldi, oraya takılmıyorum artık.
1919’a gidip Atatürk’e sarılmak!
Aslında dizinin kendi ruhunda bu var. Günümüz insanı 1919’a Atatürk’ün Samsun’a çıktığı tarihten bir ay önceye gitse ne yapar?
Zaman yolculuğu dizisi denildiğinde beyin yakan Alman yapımı Dark’tan sonra izleyenlere Pera Palas zayıf gelebilir. Ancak konu sıradan bir zaman yolculuğu değil de Atatürk’e düzenlenecek bir suikasti önleme görevine dönüşünce insan ister istemez bağlanıyor. Ülkenin kaderinin başroldeki karakterlerde olduğunu hissediyorsunuz.
Beni en çok etkileyen anlar ise Atatürksüz olarak tasvir edilen İstanbul’un olduğu bölümdü. İşte o anlarda Mustafa Kemal Atatürk’e neden her kesimin sahip çıkması gerektiğini bir kez daha anlıyoruz.
Netflix sayesinde de tüm dünyaya tekrar o günleri hatırlatmış olacağız.
Böyle projelerin devamını dilerim. Kalite giderek artıyor.
Aras Bulut’un Atatürk projesini de merakla bekliyorum.
Hadi bakalım!
DOKTORLAR
“Doktorlar yurtdışına gidiyorlarmış. Giderse gitsinler! Yeni mezun doktorlarımızı istihdam ederiz.”
Neden gidiyorlar? Biz ülke olarak okumuş eğitimli insanlarımıza neden sahip çıkamıyoruz diyerek konuyu anlamak yerine yukarıdaki cümleler sarf ediliyor. Ülkemizin cumhurbaşkanı tarafından.
Bir de şöyle bir cümle var. Ülkemizin kurucu cumhurbaşkanı tarafından:
“Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.”
Yarın görüşmek üzere…