**Su'ya**
perdeler kımıldadı ve rüzgar
aklıma ağzının dolgunluğunu taşıdı birden
sen benim on7. yüzyılı özleyişimsin
bir babadan bir tanrı fikri çıkarsa da kızlar
bir ilahtan bir baba çıkmadı hala
oldu yüzyıl 20bir
sen benim usul yavaş yürümeyi özleyişimsin
bu koltuklar bu isyanlar ve bu kan
şu boğaz martılar ve sonyaz
bir gücenmişliğe çıkarmıyor mu eninde sonunda çağı
sen benim yeşili özleyişimsin
burada bu dargın bu kırık bu hüzzam adada (odada da olabilir)
içimizde büyük yangınlar çıkmadan
şarap ve huri düşlerine dalıyor olmamız
bizi azat kılmaz ne secdeden ne paskalyadan
sen benim İsayı çarmıhlamayı özleyişimsin
biraz anadolu biraz kelt diyarları
ve biraz japonya derken
üstünde sular altında lavlar devinen bu odada (adada da olabilir)
bir kısım mavi geometrik bayrakların gölgesinde
içimizde hep soğuk hep yalnız hep nasırsız eğilmeler
dışımız sakaldan ve bilumum tüyden mamûl
sen benim bir bahçe kanepesinde serin uykulara dalmayı özleyişimsin..
Perdeler kımıldar uzaktan ve
biz anadolulu gençler olarak
infarktın zirvelerine çıkarırız
kavgalarla giderek daha da büyüyen kalplerimizi
sen benim ucunu yakmaya kibrit bulamadığım mektuplarıma
cevap vermeyen o kızı özleyişimsin
savaşın bir otomobil kazasıyla aynı bültenlerde belletildiği
bu kabil zamanında bu aşksızlıkta (aşsızlıkta da olabilir)
bu sentetik bu kırçıl asfaltların uğultusunda
bu annesizlikte bu yalnızlıkta
sen benim suyu anneyi Allah'ı özleyişimsin