Ülkemizin Turizm bölgelerinden birisi de Fethiye’dir. Fethiye denince ise şüphesiz aklımıza gelen ilk doğal güzellik Saklıkent Kanyonu’dur.
Bugün bu yazımızda sizlere Saklıkent Kanyonu hakkında bilgiler vermeye çalışacağım.
Saklıkent Kanyonu her ne kadar Fethiye ilçesi ile anılır olsa da 2014 yılından itibaren Seydikemer’e bağlanmıştır. Muğla’nın en son ilçe statüsüne kavuşan yerleşim yeri Seydikemer’dir Saklıkent Kanyonu da bu ilçenin sınırları içerisinde yer aldığından bu ilçeye bağlanmıştır.
Fethiye tarafına tatile gelenlerin ya da yolu bu bölgeye düşenlerin mutlaka görüp gezmesi gereken bir yerdir. Saklıkent’e gitmek, Fethiye’den yaklaşık 45-50 dakika sürüyor. 50 kilometre uzaklıktadır. Bu güzergah aynı zamanda Antalya-Kaş yoludur. Zaten Saklıkent Kanyonu, Antalya ile Muğla sınırında yer almaktadır. Bu iki ilimizin sınırını oluşturan Eşen Çayı’dır. Akdağlar’dan gelen su kaynağı Saklıkent Kanyonu’na hayat veren kaynaktır. Burası aynı zamanda bir Miili Park olarak belirlenmiştir.
Kanyonun bilinen Uzunluğu yaklaşık olarak 19 kilometreyi bulmaktadır. Saklıkent Kanyonu, yüksekliği ile de dikkat çeker. Ortalama yüksekliği 200 metre ile 600 metre arasında değişkenlik gösterir.
Saklıkent Kanyonunun binlerce yıl evvel oluştuğu söylenmektedir. Kolay aşınabilen kalkerli bir yapısı vardır. Fay çatlaklarının da etkisiyle asırlar içerisinde oldukça derin bir kanyona dönüşmüştür. İçerisinden akan suyun hızının oldukça ürkütücü olduğu görülmektedir. Bazı yerleri sakin gibi gözüken suyun içerisine girdiğiniz anda akıntının nasıl bir şiddetle meydana geldiğini anlarsınız. O yüzden profesyonel yardım alarak yürüyüş yapmak en doğru seçimdir.
Her yerin olduğu gibi, Saklıkent kanyonunun da herkesin bildiği bir keşif hikayesi bir efsanesi vardır. Kanyonun. Bir çoban tarafından tesadüfen görüldüğü söylenmektedir. Bu konu ile ilgili olarak edinilen bilgileri aktaracak olursak;
Çoban Ekrem sıradan bir günde yine hayvanlarını otlatmak için dağ tepe bayır gezmektedir. Yürürken farkında olmadan kanyonun içine girer ve gördüğü manzara karşısında şaşkına döner. Şimdiye dek kimsenin haberdar olmadığı yüksek kaya kütlelerinin arasından buz gibi akan suyu ile kanyonu farketmiştir.
Çobanın kanyonu keşfetmesiyle birlikte, 1988’de kendi yöntemleriyle bir köprü inşa edilir ve kanyona giriş sağlanır. Saklıkent 49 yıllığına Orman Bakanlığı’ndan kiralanır Çoban Ekrem tarafından ve bir alabalık çiftliği kurulur. 1989 senesinin yaz mevsiminde Saklıkent kanyonu hizmete açılır. Kanyonun gizemli oluşundan ve içerisinde bulunan mağaralardan dolayı da “Saklıkent” ismi yakıştırılır ve o gün bugündür Saklıkent Kanyonu diye popüler olur.
Bu doğal güzelliği görüp, gezmenizi tavsiye ederim. Kanyon yakınlarında bulunan gözlemecilerin nefis gözlemelerinden yiyip, ayranlarından içmenizi ayrıca alabalık ve eşliğinde mevsim salatasının da tadına bakmanızı şiddetle öneririm.