?>

Saltanattan Cumhuriyete-2

Dr. İrfan PAKSOY

1 yıl önce

GİRİŞ…

29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen Cumhuriyetin 100. Yılı çoşkusunun artarak devam ettiği bugünlerde saltanattan cumhuriyete evrilen süreci içeren dört bölümlük makalemizin dün yayımlanan ilk bölümünün ardından ikinci bölümünü de bugün okurlarımız ile paylaşıyoruz.

 

AMASYA GENELGESİ…

Mustafa Kemâl Paşa, kendisini geri çağıran Harbiye Nezareti'ne oyalayıcı bir cevap vererek 12 Haziran 1919 tarihinde vardığı Amasya'da halk tarafından büyük bir coşku ve heyecanla karşılandı. Burada Refet (ebel) Bey, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa ve Rauf (Orbay) Bey'in de katkılarıyla 14 Haziran'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Derneği bünyesinde, Mustafa Kemâl Paşa tarafından daha önce hazırlanmış bir metin üzerinde yapılan çalışmalardan sonra Amasya Genelgesi kabul edildi.

Konya'da bulunan 2. Ordu Müfettişi Mersinli Cemâl Paşa ile Erzurum'da bulunan 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa'nın da onaylamasından sonra Mustafa Kemâl Paşa'nın yâveri Cevat Abbas (Gürer) Bey tarafından 21 Haziran 1919 tarihinde kaleme alınan bu tarihi metin, bir genelgeyle 22 Haziran 1919 tarihinde Anadolu'daki mülkî ve askerî makamlara şu tarihî sözlerle ulaştı: ''Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve iradesi kurtaracaktır. Sivas'ta millî bir kongrenin acele toplanması kararlaştırılmıştır.''

Amasya Genelgesi hem Millî Mücâdele’nin başladığını hem de Millî Mücâdele’nin amaç ve programını gösteren bir belge niteliğindedir. Artık Türk Milleti işgâllere katlanmak yerine, bağımsız yaşamak için savaşmayı tercih ediyordu.

15 Haziran 1919 tarihinde 9. Ordu Müfettişliği kaldırılarak görevleri Erzurum'da yeni kurulan 3. Ordu Müfettişliğine devredildi. Kâzım Karabekir Paşa da 3. Ordu Müfettişliğini vekâleten yürütmeye başladı.

 

SİNE-İ MİLLETE DÖNÜŞ…

Amasya Genelgesi'nin ilanından fevkalâde rahatsız olan Damat Ferit Paşa Hükûmeti, 23 Haziran 1919 tarihinde Mustafa Kemâl Paşa'yı İstanbul'a geri çağırdıysa da O bu emre itaat etmeyerek Erzurum Kongresi'ne katılmak üzere Amasya'dan ayrıldı. Harbiye Nâzırlığından çekilen 5 Temmuz 1919 tarihli telgrafta Hükûmetin emri tekrarlanarak Mustafa Kemâl Paşa Padişah adına İstanbul'a çağrıldı. Mustafa Kemâl Paşa da Harbiye Nâzırı'na 6 Temmuz 1919 tarihinde şu cevabı verdi: "Vilâyet-i Şarkiye ahâlisi arasından çıkıp gelmek hususundaki yüksek tekliflerinizi yerine getirmede şahsî irademi kullanmaktan mânen ve maddeten yasaklanmış bulunuyorum.'' Harbiye Nâzırlığı 8 -9 Temmuz 1919 geceki telgrafıyla Mustafa Kemâl Paşa'yı görevinden azletti. Mustafa Kemâl Paşa da aynı gün Hükûmet'e ve Saray'a birer telgraf göndererek "Sine-i millette (milletin gönlünde) bir ferd-i mücahit (düşmana karşı savaşan biri) olarak çalışmak üzere" çok sevdiği askerlik mesleğinden ve görevinden istifa etti.

Mustafa Kemâl Paşa artık rütbesiz ve yetkisiz bir kişiydi. Artık milletin bir ferdi olarak, milletten kuvvet, kudret ve ilham alarak tarihi vazifesine devam edecekti.

Mustafa Kemâl Paşa'yı Erzurum'da karşılayan Kâzım Karabekir Paşa'nın tavrı Millî Mücâdele’nin başarısı yolunda çok önemli bir aşama olmuştu. Kâzım Karabekir Paşa, Mustafa Kemâl Paşa'ya "Üzülecek bir şey yok Paşam. Üniformanızı çıkarsanız da mukaddesâtım üzerine söz veriyorum ki size üstüm olduğunuz zamandan daha bağlı kalacağım." demiştir. 

 

ERZURUM’DA BÖLGESEL BİR KONGRE…

Amasya’dan sonra, Rauf Bey ile birlikte, Sivas ve Erzincan üzerinden Erzurum’a giden ve İngilizlerin İstanbul Hükûmeti nezdindeki baskısı sonucu 8/9 Temmuz 1919 gecesi askerlikten ayrılmak zorunda kalan Mustafa Kemâl Paşa, Doğu Vilayetlerini de içine alan genişletilmiş bir Ermenistan tehdidine karşı yapılan ve 24 Temmuz 1919 tarihinde de Erzurum’da toplanan Doğu vilayetleri temsilcilerinin kongresine katılır ve kongreye başkan olur. Onun ustaca yönetimi sâyesinde, Erzurum Kongresinin 7 Ağustos 1919 tarihinde yayımlanan beyannâmesi, Amasya Genelgesine uygun olarak hazırlanır. Erzurum Kongresinin aldığı en önemli karar, daha sonra Misak-ı Millî olarak tanınacak olan demecin ilk nüshasını hazırlamış olmasıdır. O tarihte Erzurum’da bulunan Mütâreke denetim subayı İngiliz Yarbay Rawlinson, rüzgârın hangi yönden esmekte olduğunu fark edip, Türk milliyetçilerinin gelecekte büyük bir İslam Cumhuriyeti kurma ihtimâli olduğunu Londra’ya bildirmişti.

7 Ağustos'ta çalışmalarını tamamlayan Erzurum Kongresinde; vatanın bölünmez bir bütün olduğu, yabancıların işgâl ve müdâhalesine karşı savaşılacağı, İstanbul Hükûmetinin milletin bağımsızlığını koruyamadığı takdirde (Sivas’ta toplanması planlanan millî kongre tarafından) geçici bir hükûmet seçileceği, Kuva-yı Milliye ve millî iradeye bağlı kalınacağı, ülkedeki Hristiyan unsurlara siyasî egemenlik ve sosyal dengeyi bozucu ayrıcalıklar tanınamayacağı ve hâlihazırda kapalı olan parlamentonun derhal toplanması gerektiği karara bağlandı. Kongre'de alınan kararlar, telgrafla Batı Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine, işgâl makamlarına ve yabancı basına ulaştırıldı.

Erzurum Kongresi’nin ardından, Hükûmet tarafından Mustafa Kemâl Paşa ve Rauf Orbay hakkında tutuklama kararı çıkartıldıysa da Doğu Anadolu'da bu emri yerine getirecek bir makam bulunamaması Hükûmetin ne denli zaaf içinde olduğunu gösteriyordu.

 

SİVAS’TA ULUSAL BİR KONGRE…

Amasya Genelgesi gereğince ülkenin dört bir yanından gelen temsilcilerin katılımıyla 4 Eylül 1919 tarihinde açılan Sivas Kongresi'nde Kongre Başkanlığına Mustafa Kemâl Paşa seçildi.

11 Eylül 1919 tarihinde çalışmalarını tamamlayan Kongre sonucu; millî sınırlar içinde bulunan vatan topraklarının bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı, her türlü işgâl ve müdâhaleye karşı milletin birlik olarak müdafaa ve mukâvemet edeceği, Kuva-yı Milliye'nin etkin ve millî iradeyi hakim kılmanın esas olduğu, manda ve himâyenin kabul edilemeyeceği, millî iradeyi temsil etmek üzere Meclis'in derhal toplanmasının zorunlu olduğu, aynı gaye ve millî vicdan ile kurulan cemiyetlerin "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirildiği karara bağlanmıştır.

Millî Mücâdele’nin Amasya Genelgesiyle ortaya konan ilkeleri Erzurum ve Sivas Kongrelerinde somut bir biçim almıştı. Bu gelişmeler yaşanırken Batı Anadolu'da da Yunan işgâlleri birbirini izliyordu. Doğu, Güney ve Batı Anadolu'da yapılacak mücâdelenin ağırlığını Batı Cephesi oluşturuyordu. Dolayısıyla asıl mücadele bu cephede geçecekti. Bu nedenle Millî Mücâdele’yi Sivas'tan yönetebilmek çok güç olacaktı. 16-19 Kasım 1919 tarihlerinde Sivas’ta gerçekleşen Komutanlar Toplantısında bu konu tartışılmış ve Heyet-i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemâl’in teklifi üzerine merkezi bir konumda olan Ankara en uygun yer olarak seçilmişti.

 

ANKARA…

18 Aralık 1919 tarihinde Sivas'tan ayrılan Mustafa Kemâl Paşa, 27 Aralık 1919 tarihinde Heyet-i Temsiliye Üyeleri ile birlikte Ankara'ya geldi. Dikmen sırtlarında halk ve Seymenler tarafından coşkuyla karşılandı. Artık Ankara, millî iradenin merkezi ve kalbi idi.

Türk Milleti, vatanını işgâl edenler ve istiklâline kastedenlere karşı direnişe başlıyordu...

 

Not: Devam edecek…

© 2023. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

KAYNAKLAR:

Akbıyık, Yaşar; “Atatürk’ün Hayatı”, Türkler, C. 16, C. 16, 7. Baskı, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002.

Bayrak, M.Orhan; Kurtuluş Savaşı ve Atatürk, Kastaş Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 1990.

Belen, Fahri; Türk Kurtuluş Savaşı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Başbakanlık Basımevi, Ankara 1983.

Bıyıklıoğlu, Tevfik; Atatürk Anadolu’da (1919-1921), Türk Tarih Kurumu Yayınları 1959.

Erendil, Muzaffer; Baycan, Nusret; Ökse, Necati; Kabasakal, Hüseyin; Ünsal, Hüsamettin; Askerî Yönüyle Atatürk, GATA Bsmv., Ankara 1981.

İğdemir, Uluğ; Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi 1919-1918, 2. Baskı, TTK Basımevi, Ankara 1988.

Jaeschke, Gotthard; Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi (30 Ekim 1918-11 Ekim 1922), TTK Bsmv., Ankara 1970.

Mango, Andrew; Atatürk, (Çeviren: Füsun Doruker), 2. Baskı, Remzi Kitabevi, İstanbul 2004.

YAZARIN DİĞER YAZILARI