Türkiye, tarihi bir süreci atlattı. 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem milletvekili seçimi demokrasinin kuralları doğrultusunda sakin bir ortamda yapıldı. Elbette tüm akıllarda olan soru şu: Peki şimdi ne olacak? Tabi ki bu süreçten sonra gözler ekonomide olacağı kesin. Şimdi olası senaryolardan bahsedelim. Özellikle gündemin en sıcak maddesi kur. O zaman ilk oradan başlayalım.
Önce; dolar kurunu etkileyebilecek dış etkenlerden söz edelim. Dolar, geçen yılın Eylül ayında bütün paralara karşı değerinin doruk noktasına çıkmıştı. ABD’nin en önemli dış ticaret ortağı konumundaki 6 ülkenin para birimlerine karşı oluşturulan Dolar Endeksi 114’e kadar yükselmişti. Sonra gerileme başladı. Bugün dolar hala diğer paralara göre daha değerli konumda. Bugünlerde ABD’nin önündeki en ciddi iki konu; bankacılık sektörünün sorunları ve kamu borçlanma limitinin sonuna gelinmiş olması. Eğer bu iki sorun çözülemezse dolar hızla değer kaybedebilir. Tabii böyle gelişmelerin olma olasılığı doğduğunda diğer rezerv paralarla birlikte altın da değer kazanır.
Her şeyden önce şunu belirtmekte fayda var yeni kurulacak iktidarın mevcut ekonomi politikalarda nasıl bir değişikliğe gideceği piyasa tarafından yakından izleniyor. Bu gelişmelerle dolar kuru, piyasaların son işlem gününü 19,60 TL'den kapatırken, Kapalıçarşı'da dolar 22,40 seviyesinde işlem gördü. Faizi düşük tutma takıntısının sonucu olarak cari açık yükseldi. Merkez Bankası’nın swap hariç net rezervleri kamu mevduatının ne tarafta sayılacağına bağlı olarak eksi değerlerde. Hangisini kabul edersek edelim yatırımcı açısından çok kötü bir görünüm söz konusu. Kur korumalı mevduat hesabı 100 milyar doları aşmış durumda, Merkez Bankası, döviz üzerinde, dalgalı kur rejiminde olmaması gereken bir baskı uyguluyor, bankaların döviz satışını kısıtlıyor, çünkü döviz sıkıntısı var. Bütçe açığı tarihi rekor kırıyor ve yılın 1,5 trilyon liralık bir açıkla biteceği tahmin ediliyor. İlk çeyrekte büyümenin yüzde 1 – 1,5 arasında bir yerde olması bekleniyor. Bütün bunlar söz konusuyken seçimi kazanmaları halinde iki tarafın da verdiği vaatlerin getireceği yükler, zaten son derecede sıkıntılı olan ekonomik tabloyu daha da, sıkıntılı bir hale sokuyor.
"Pazartesi sabahı dolar kuru ne durumda olacak?" "Bu soruya yanıt seçimi kimin kazanacağına göre değişiyor. Burada birinci derecede öncelikli olan Cumhurbaşkanlığı seçimidir. Çünkü bu yeni sistemde asıl belirleyici ve karar verici Parlamento veya hükümet değil Cumhurbaşkanıdır.
OLASI İHTİMALLER
1 - Mevcut yönetimin bugüne kadar uyguladığı yanlış ekonomi politikasını ve yaklaşımları değiştireceğine ilişkin bir görünüm yok
2 - Değişim görüntüsü olsa bile kaybedilen itibarı aynı kişilerin geri getirmesi öyle kolay değil
3 - Kuru tutacak döviz kalmadı
Burada şunu da ifade etmekte fayda var. ‘Burada değişime uğramasını konu alınan kur serbest piyasada oluşan kurdur. Bankaların açıkladığı kur gerçeği yansıtmıyor’
Bugün itibarıyla dolar kuru kâğıt üzerinde 19,60 seviyelerinde, gerçek piyasada 22,40 lira. İhracatçı bu kurdan mutlu değil, onlara sorarsanız dolar kuru 23 – 25 lira arasında bir yerde olmalı. İlk bakışta haklı görünüyorlar ama aslında kurun buralara gelme nedeni faizin düşük kalabilmesi için kura yapılan baskıdan kaynaklanıyor. Merkez Bankası, bankaların döviz satışını sürekli kısıtlıyor. Dolar ihtiyacı olanlar, ihtiyacını bankalardan alamayınca serbest piyasadan almaya yöneliyor. İlk bakışta karaborsa gibi görünen bu farklı piyasa aslında gerçek piyasa kurunun oluştuğu yer. Piyasaya müdahale edildiğinde bu tür görünümlerin ortaya çıkması kaçınılmazdır.