GİRİŞ…
21 Mayıs 1864 tarihi Büyük Çerkes Sürgününün başladığı tarihtir. Bu önemli tarih dünyadaki tüm Çerkeslerin kalplerine yazılı acı ve hüzün dolu bir kopuşu simgeler. Bu konu ile ilgili olarak hazırladığım üç bölümden ibaret yazının ilk bölümü bir önceki makalemde yayımlanmıştı. Bugün de yazının ikinci bölümünü oluşturan makale okuyucular ile paylaşılacaktır.
ÇERKESLERİN BÜYÜK FELÂKETİ…
Çar II. Aleksandr’ın Kafkasya’da görevlendirdiği kardeşi Grandük Mihail, Ağustos 1864 ayında Batı Kafkasya halklarına şöyle bir bildiri yayınlar: “Bir ay zarfında Kafkasya terk edilmediği takdirde, bütün nüfus savaş esiri olarak Rusya'nın çeşitli bölgelerine sürülecektir.” Böylece Çerkeslerin Büyük Felâketi başlar ve 1.500.000 Çerkes yurtlarını terk etmek zorunda kalır. Çerkes direnişinin son safhası gerçekte bir sürgündür. Çerkes halkı topraklarından kopartılmış, çâresiz bırakılmıştı. Çerkesler için bundan sonra acılı günler başlayacak, Çerkes halkının çok büyük kısmı hayatlarını başka topraklarda geçireceklerdir.
SÜRGÜN…
1864 Mayıs’ında, Çarlık, toplu sürgünle ve zorunlu göçle, “Dağlı (Çerkes) Sorununu” çözdüğünü ilan etmişti. Zor şartlarda, aç-açık durumda bırakılan yüz binlerce insan, zorla Karadeniz sahillerine sürülmüş, gemilerle Osmanlı topraklarına gönderilmiştir. Rus birlikleri Çerkes halklardan geride kalan köyleri yakıp yıkmış, Çerkeslerin boşalttığı yerlere de Rusları ve (Hristiyan) Don Kazaklarını iskân etmeye başlamıştır.
DORUK NOKTASINA ULAŞAN GÖÇ DALAGLARI...
Şeyh Şamil’in yenilgisini izleyen dönemden itibaren oluşan göç dalgaları 1864 yılında doruk noktasına ulaşır. İşte tarihte “Muhaceret, Büyük Göç, Sürgün, Soykırım, Yistanbılako’ue (İstanbul Yolculuğu)” gibi isimlerle anılan bu olay, tarihin tanık olduğu büyük dramlardan biridir.
SÜRGÜNÜN NEDENLERİ…
Çerkeslerin vatanlarından sürgün edilmelerinin pek çok nedeni vardır. Bu nedenlerden bazıları; Çerkeslerin yüzlerce yıldır hür olmaları ve hâkimiyet kabul etmeyen kişilikleri, Rusya nezdinde yegâne çare olarak Çerkesleri vatanlarından çıkarmaları gerektiğini ancak bu şekilde Kafkasya’ya hâkim olabilecekleri fikrini uyandırmıştır. Özellikle Kuzeybatı Kafkasya’da Rusya’nın hâkimiyeti esnasında sert bir politika izleyerek halkın önemli bir kısmını topraklarından çıkarmasının sebebi ise Karadeniz’e ve buraya kıyısı olan Batı Kafkasya ticaretine hâkim olmak, bu sâhil şeridini boşaltıp Rus yanlısı Kazakları yerleştirmek olmuştur. Bir diğer önemli neden ise Çerkeslerin Müslüman olmalarıdır.
BİR RUS ASKERİNİN ANISI…
Çerkes boyları tarafından sürdürülen direniş hareketleri 1859 yılına varıldığında sert bir şekilde bastırıldığı gibi, zorunlu göçün de büyük bir hızla uygulamaya konulduğu görülmüştür. Örneğin M. Venyukov adında bir Rus askerinin anılarındaki aşağıdaki ifadeler Çerkesler açısından durumun güçlüğünü gözler önüne sermektedir:
“Savaş son derece amansızsa cereyan ediyordu. Biz geri dönülmesi imkânsız bir tarzda ve askerin bastığı her toprak parçasını son ferde kadar Çerkeslerden temizleyerek adım adım ilerliyorduk. Kar erir erimez ve ağaçlar yeşermeden önce yüzlerce dağ köyleri ateşe veriliyordu. Ekinler atlara yediriliyor veya çiğnetiliyordu. Köy nüfusu gafil avlandığı takdirde, derhal asker muhafazasında en yakın (Hristiyan) Kazak köyüne götürülüyor ve oradan Karadeniz sahillerine ve daha sonra Türkiye’ye sevk ediliyordu. Bizim yaklaşımımız sırasında boşalan kulübelerde çoğu zaman masanın üzerinde, içinde kaşığı ile beraber henüz soğumamış lapaya, üstünde iğne takılı tamiri yarıda kalmış elbiselere, döşemeye bırakılmış çocuk oyuncaklarına rastlıyordu. Bazen askerlerimizin şerefiyle orantılı çok nadir, canavarlığa kadar varan hunharca hareketler de yapılıyordu”
THE FREE PRESS GAZETESİNDE ÇIKAN BİR HABER…
Rusların gösterdiği çok sert davranışlara örnek olarak 1863 yılında The Free Prees Gazetesinde yayımlanan ve Fransız kaynaklı olan bir haber şu şekildedir:
“Şapsığ ülkesinin Hafia köyünde bir yamyamlık sahnesi sergilenmiştir.
Köy erkeklerinin cephede ileri hatlarda bulunmasını fırsat bilen Çarın askerleri köydeki savunmasız halkın üzerine üşüşerek onları öldürmüş, evlerini yakmış ve mallarını yağmalamıştır. Kurbanlar arasında 18 yaşlı kadın, 8 çocuk ve 6 yaşlı erkek bulunmaktadır.
Öldürülen kadınlardan birinin cesedine şu sözcükleri içeren bir yafta iliştirilmişti:
“Haydi git yardım için temsilcilerinizi gönderdiğiniz İngiltere Kraliçesine şikâyet et!”
Küçük bir çocuğun cesedinde ise şu yazı okunuyordu:
“Koruyucunuz Türklere kendini satacağına burada kal!”
Yine Gözleri oyulmuş yaşlı bir erkeğin cesedinde de şu yazı okunmakta idi: “Git temsilcilerinle buluş Paris’te iyi göz doktoru bulabilirsin”.
GÖÇÜ KAÇINILMAZ KILAN BASKI VE TERÖR…
Bu bilgiler durumun vahametin apaçık ortaya koymaktadır. Başka bir deyişle Ruslar tarafından uygulanan baskı ve terör, göçü kaçınılmaz hâle getiren temel etkenlerdir. Göç Rus ve Avrupa tarih literatüründe işlenmeye başlanmış, farklı kişiler tarafından göçün nedenleri incelenmiştir.
KONUYA İLİŞKİN ESER VE ÇALIŞMALAR…
Arthur Fonvill, “Çerkesya Bağımsızlık Savaşı’nın Son Yılı; 1863-1864” adıyla yayınlanan anılarında göçmenlerin sıkıntılı durumundan bahsetmiştir. Adolf Berje’nin “Dağlıların Kafkasya’dan Sürgünü” adlı çalışması ayrıntılı bir niteliğe sahiptir. Y. Abramov, göçü “Dağlıların Kovulması” şekliyle isimlendirmiştir. Balkar aydını M. Abayev göçün sebebini Kuzey Kafkasya toplumlarının politik ve ekonomik etkenleri başta olmak üzere diğer koşullara dayandırmıştır. Devrimci Oset şair Kosta Hetagurov, “Severnıy Kavkaz” gazetesinde yayınladığı “Türkiye’ye Göç” başlıklı yazısında, meselenin temelini dile getirerek açıklamıştır. Bunun yanında Sovyet döneminde de araştırmalar sürmüş, Kafkas halklarının Türkiye’ye göçü G.A. Dzagurov, M.S. Totoyev ve G.A. Dzidzariya gibi bilim insanlarınca araştırılmıştır. N.A. Smirnov, V.P. Nevskaya, T.H. Kumıkov, A.H. Kasumov, H.O. Laypanov gibi Kafkasologlar da çalışmalarında söz konusu meseleye değinmişlerdir.
Not. Devam edecek
© 2024. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.