?>

Tarım Bitti mi, Bitirildi mi?

Dr.Seyfi AKİL

2 yıl önce

 Hepimizin bildiği hatta neredeyse ezberlediği bir söz vardı. ”Türkiye, kendi kendine yetebilen bir ülke” diye. Açık konuşmak gerekirse o söz de tıpkı kendisi gibi tarihe karıştı.

Dört mevsimin yaşandığı, neredeyse üretilmeyen ürünün olmadığı ülkemiz artık ithalata bağımlı bir ülke. "Hayaldi, gerçek oldu" dedikleri bu olsa gerek. Birleşmiş Milletlerin raporuna göre dünyada 193 ülke var. Türkiye bu ülkelerden 128 tanesinden ithalat yapan ülke durumunda. Denize kıyısı olmayan ülkeden balık ithal edecek durumdayız artık. İneği yurt dışından satın alıyoruz. İthal ettiğimiz ineği ithal samanla besliyoruz. Ama yerli ve milli süt ürettik diye seviniyoruz. Kendi çiftçimize üretim yaptırmazken Afrika ülkelerinden tarımsal arazi kiralıyoruz.

 Malumunuz, tüm dünya salgının yıkıcı etkisini yaşadı. Piyasadaki arz-talep dengesi bozuldu. Özellikle tedarik zinciri ciddi şekilde olumsuz etkilendi. Son günlerde tarımsal ürünlerdeki fiyat artışı da ortada. Peki, bütün suç salgında mı? Bizim hiç mi suçumuz yok? Bunu size en sade şekilde anlatacağım. Sondan başlayalım. Resmi Gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanı kararına göre,”8 hububat ve bakliyat ürününde gümrük vergisi yılbaşına kadar yüzde sıfır olarak uygulanacak. Karar, pandemi nedeniyle hububat ve bakliyat fiyatlarında yaşanan artışın engellenmesi ve iç piyasa fiyatlarının makul seviyede tutulabilmesi için alındı” diye bir açıklama yapıldı. Herkes şu soruyu merak ediyordur eminim? Gümrük vergisi düşerse ne olur? Ülkeler, kendileri için gerekli mal ve hizmetlerin ülkeye girişini hızlandırabilmek için gümrük vergilerini düşük tutarken, ülkeye girişlerini zorlaştırmak istedikleri mal ve hizmetlerin gümrük vergilerini artırırlar. Peki, tarım ülkesi olan Türkiye’de böyle bir ihtiyaç var mı sizce? Türkiye’nin elbette böyle bir şeye ihtiyacı yok. Bunun cevabı çok basit aslında. İthalatçı firmalara kolaylık sağlayarak onların rantlarını artırmak.

 Çiftçilere verilen destekler çok yetersiz oldu, ürün girdileri şirketler tarafından sürekli artırıldı, çiftçilerin bin bir eziyetle, çileyle elde ettiği ürünlerin fiyatı maliyetlerin altında belirlendi. Çiftçinin sömürüsü sürerken, tüketiciler de aynı şekilde tüccarlar eliyle sömürtüldü. Fiyat atışlarını 5 şirkete endeksleyenlere duyurulur bu gerçek. Üretim girdilerinin temini ile üretilen ürünlerin pazarlanmasında piyasayı düzenleyecek araçlar çiftçiler için hala oluşturulmadı. Bu durumdan özellikle yabancı büyük tarım, gıda ve ecza şirketleri alabildiğine yararlanıyor. İddia ediyorum; Şu an Tarım Bakanlığı kapatılsa, kapatıldığı çiftçiler tarafından en erken iki ya da üç yıl sonra anlaşılır. Çiftçiler hala Tarım Bakanlığı elemanlarıyla birlikte onların yol göstermesini istiyor!  Uygulanan yanlış politikalar yüzünden çiftçilerimiz yoksullaştırıldı. İcra daireleri ile yüz yüze getirildi.

Size çok canımızı acıtacak bir rapordan bahsedeceğim. Raporun sahibi OECD. Bilindiği üzere köylüler, toplumların yoksullar içindeki en yoksullarıdır. Bu durum Türkiye'de de tıpkı dünyanın diğer ülkelerindeki şekliyle gerçekleşiyor.  Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'nın (OECD) yayımladığı "Bir Başka Toplum" raporunda, teşkilatın en yüksek gelir eşitsizliğine sahip ülkeleri Şili, Meksika ve Türkiye olarak açıklandı. Başka bir deyişle Türkiye dünyadaki yoksulluk sıralamasında Şili ve Meksika'nın ardında üçüncü sırada yer alıyor. Kendi çıkardıkları kanuna bile uymadılar. Tarımsal desteklerin arttırıldığı doğru değildir. Çıkarılan Tarım Kanunu'nda tarıma verilecek destek miktarının ülke Gayri Safi Milli Hasılası'nın  yüzde 1'inin altında olamayacağı açıkça belirtiliyor. Ancak, kanun yürürlüğe girdiğinden bu yana verilen destekler hiçbir zaman Gayri Safi Milli Hasıla'nın yüzde 1'i oranında uygulanmadı, yüzde 0.5 civarında gerçekleşti. Bu yasanın çıkarıldığı 2006 yılından bu yana uygulama aşağı yukarı bu oranda yapılıyor. Eğer yasanın gereği yerine getirilseydi yani GSMH'nın yüzde 1'i destek olarak verilseydi çiftçinin eline daha fazla para geçecekti ve hem üretim artacaktı (ithalatçı olmayacaktık) hem de üretici zarar etmiyor olacaktı.

 Çok sık duyarız tarımsal ürün kelimesini. Peki bu ifade neyi kapsıyor hiç düşündünüz mü? Tarımsal ürün denilen şey neler? Gelin size anlatayım neleri kapsadığını. Tarımsal üründen kasıt; 'kurutulmuş sebzelermeyveler ve sert çekirdekli meyvelerdondurulmuş meyve ve sebze ile meyve ve sebze işleme sanayine dayalı gıda maddeleri; Bal; Reçel, jöle, marmelat, meyve veya sert kabuklu meyve püreleri veya pastalar; Meyve suları ve sebze suları; konserve edilmiş balıklar; Bisküviler, gofretler ve keklerdir. Görüldüğü üzere bu ürünler işlenmiş tarımsal ürünlerdir. Çiftçiler tarafından değil şirketler tarafından işlenen gıdalardır. Dolayısıyla destekler çiftçiye değil şirketlere verilmektedir.

SONUÇ: TÜRKİYE’DE TARIM BİTMEDİ. BİLİNÇLİ OLARAK BİTİRİLDİ.

YAZARIN DİĞER YAZILARI