?>

Terör ve Terörle Mücadele

Ali AŞILI

2 yıl önce

Terör, sözlüğe baktığımızda “korku salma, yıldırma ve genellikle siyasal bir dava uğruna girişilen, toplumu korkutmaya, yıldırmaya yönelik her türlü yasa dışı eylem” olarak tanımlanmaktadır. Terörist ise “terör yaratan, terör uygulayan kişilerdir.” denmektedir.

Dünyanın bilinen ilk terör örgütünü Hasan Sabbah (Nizârî-İsmaili Devleti'nin ve Haşhaşî fedai tarikatının kurucusu ve ilk lideridir.) günümüzden yaklaşık bin yıl önce kurmuştur. Haşhaşiler olarak bilinen terör örgütü mensupları yaşadıkları dönemde yaptıkları propagandalar sayesinde kendilerini haklı bir davanın adanmışları olarak göstermeyi başarmış ve insanların gönüllü bir şekilde bu örgüte katılmalarını ve gönüllü olarak terör eylemlerinde bulunmalarını sağlayarak, yaşadıkları dönemin en kanlı terör örgütü olmuşlardır.

Globalleşen dünyamızda terör örgütleri ve destekçileri televizyon, radyo, internet ve benzeri  sosyal medya kanallarından yaptıkları eylem ve şiddeti  gururla kabullenip, propaganda faaliyetleriyle kendilerini haklı görerek siyasal bir zemine oturtmaya çalışmaktadırlar. Terör örgüt mensupları yıkanmış ve inandırılmış beyinleri sayesinde yaptıkları eylemin bir terör eylemi olduğuna inanmayıp, yaptıkları şiddeti haklı bir davanın neticesi olduğunu kendilerinin de bu haklı davanın fedaileri olduklarını düşünmektedirler. Bu sebeple bu eylemleri titizlikle planlayıp, davaları uğruna ölümü bile göze alabilmektedirler. Yaptıkları şiddet eylemlerinde ölen, yaralanan ve sakat kalan insanları, ölen bebekleri, çocukları görmezden gelerek, yaptıkları şiddet ve benzeri eylemler vasıtasıyla, yaktıkları, yıktıkları, patlattıkları binalar, araçlar ve bu bina ile araçlar  içerisinde hunharca katlettikleri, yok ettikleri çevreyi, tabiatı, hayvanları hatta insanları bile görmezden gelerek, hâlâ haklı olduklarının ispatı için çevresel faktörleri, psikolojiyi, ekonomiyi, dini, hukuku, örfü, gelenek ve görenekleri kullanarak yandaş ve destekçi bulmak için çaba sarf etmektedirler. Bu eylemlerini yaparken de insanları kandırıp, çeşitli beyin yıkama yöntemleriyle kendilerine inandırıp, terör faaliyetlerinde bulunmaya zorlamaktadırlar. Yaptıkları her türlü eylem ve şiddeti de sanki son çareymiş gibi, sempatik ve sevimli gösterip, yaptıkları propagandalarla bazı kitleleri arkasına, ya da yanına alabilmektedirler. Bazen de  terör örgütleri bizzat bazı ülkeler eliyle beslenip, eğitilip, büyütülüp insanlığın üzerine kara bir bulut olarak çökertilmektedir. Oysaki terörün iyisi, haklısı yoktur. Benim örgütüm, senin örgütünden daha iyi, daha insaflı diyemeyiz. Terör tüm dünyanın önlem almasını gerektiren önemli bir sorundur. Terörün kime ne zaman, nasıl zarar verebileceği belli değildir. Terör, yasa dışı olarak yapılan bir faaliyettir. İnsanların ölmesine, sakat kalmasına, psikolojik ve fizyolojik olarak rahatsızlanmasına, etkilenmesine neden olan bir eylemdir. Bu gün bana zarar vermiyor diye alkışlayamayız. Terör bir insanlık suçudur. Terörün hiç bir haklı ve mantıklı yönü olamaz.

Terörizmin nedenlerini ve neden var olduğunu, insanları terörist olmaya, terör faaliyetleri içinde bulunmaya iten başlıca nedenlerin neler olduğunu, insanların yasa dışı bir oluşumun içinde bulunmak istemesinin nedenlerinin neler olabileceğini, insanları teröre yönelik olarak kurgulanmış bu örgütsel oluşum içinde olmaya neyin sürüklediğini, neyin, neden ve nasıl teşvik ettiğini belirlemek, anlamak çok zordur. Her ne kadar bazı bilimsel ve sosyolojik kaynaklarda genelleme yaparak, insanları terör faaliyetlerinin içinde bulunmaya iten nedenlerin başında politik, ekonomik ve sosyal nedenlerin olduğuna işaret etse de terör örgütlerinin faaliyetlerinin altında yatan ve bu faaliyetleri yapan insanları bu terör olayını gerçekleştirmeye zorlayan, kabullendiren, yapılan terör eylemini gerçekleştirmesi sonucunda şahsın gurur duymasına ve hiçbir suçluluk hissetmemesine sebep olan  bir çok farklı sosyolojik, psikolojik, ekonomik, toplumsal, hukuksal, inançsal ve zihinsel nedenler olabilir. Bu sebepler bazen bir gençlik ihtirası olarak karşımıza çıkabilir. Bazen eylem öncesinde terör örgütü mensuplarına verilen eğitimlerde benimsetilen fikirler uğruna savaşan, gerektiğinde ölebileceğine inandırılan bir özgürlük savaşçısı olarak beyninin yıkanması, coşkun bir kazanma ve kendini kanıtlayabilme içgüdüsü ile inançlarını, fikirlerini, heveslerini kabullendirme ve yerine getirme arzusu ile bazen para, bazen terör örgütü içinde faaliyet gösteren ve aşık olunan bir sevgilinin ardından gidilmesi, bazen de şahsın fikirleri, yetiştiği aile ve çevre nedeniyle kendisini bir özgürlük savaşçısı, mücadele insanı olarak nitelendirmesi, yada yaşanılan ülke sistemine karşı tavır koyulup, sistemi değiştirmek adına terör faaliyetlerine girişilmiş olunabilir. Ancak bu ve benzeri nedenlerin hiç birisi, hiçbir zaman masum insanların ölmesine, zarar görmesine ya da sakat kalmasına bir bahane olamaz. Terör asla sevimli gösterilemez.

Terör örgütleri ve terörist unsurların insanlara neden zarar verdiğini anlamak imkansızdır. Bunu anlamak için bilim insanlarının uygulayacakları çeşitli kişilik analizleri, çeşitli testler ve benzeri deneysel yöntemlerin araştırılarak, tespit edebilmeleri de maalesef olanaksızdır. Bu güne kadar belirli bir sayıda insan, şu ya da bu şekilde herhangi bir toplum tarafından yetiştirildiği için terörist oldu ya da terörist olabilme potansiyeli vardır şeklinde bir genelleme yapılamamıştır. Çünkü her insan farklıdır. Dolaysıyla  her bir insanı da suça iten ve oluşan suçun şahsın kendi beyninde suç olarak algılanıp, algılanmadığını, hatta işlenilen suçun kötü bir şey olduğunu kabul edebilmesini beklemek bile bazı durumlarda imkansızdır. Terör örgütleri ve bireysel teröristler insanlara neden zarar verirler, yaptıkları eylemin insanlık suçu olarak, insanlara zarar verdiğini kabul ederler mi? neden şiddet ve baskı yöntemleri kullanırlar ve neden şiddet içeren hareketleri benimserler. İnsanların neden terör faaliyetleri içinde bulunduklarını belirlenebilir mi? Bunun için teslim olan ve yakalanan teröristlerin bu eylem ve faaliyetlere neden giriştikleri incelenerek, araştırılması ile yapılan terör faaliyetlerinin nedenlerinin açığa kavuşturulması ve bilimsel bir çalışma süreci ile cevapsız kalan sorular ortaya çıkarılabilir mi? Gelecekte bu ve benzeri nedenleri azaltabilmek ya da terör faaliyetleri nedeniyle insanlığı korumak adına mahkeme kanalıyla verilecek bir karar ya da oluşturulacak bir kanun sayesinde özellikle bilim insanları, asker, polis ve terör konusunda uzmanlaşmış bir araştırma kurulunca terör ve terör faaliyetleri içerisine insanları iten nedenlerin araştırılması için çeşitli deneysel faaliyet ve çalışmalar yapılabilir mi? Yapılacak araştırma ile terör üretenlerin neden terör ürettiği anlaşılabilir mi?  Ya da terör faaliyetleri daha düşünce aşamasındayken insan belleğinden silinebilir mi? Günümüzde “Terör belirli bir nedenden dolayı vardır.” diyebilmek, imkansızdır. Bir insan için,  kesin şu nedenden dolayı ya da bu kişi şu toplumdan çıkmış olduğu için terörist ya da intihar bombacısı olmuştur şeklinde bir açıklamada genellemede bulunmak imkansızdır. Terör örgütlerinin neden var olduğu, amaçlarının genel olarak ne olduğu bellidir. Ancak bu nedeni belirleyen durum ve fikirleri kimlerin neden geliştirip, kimlere neden benimsettiği, teröre yönelik amaçların, fikirlerin yok edilmesi ya da hiç olmazsa en aza indirgenmesi ve gelecekte insanların terör konusunda daha bilinçli olması için terörün nedenleri ve etkileri tüm dünyada araştırılmalı ve bunun için bir araya gelinmelidir. Daha ilk okuldan itibaren ülkemiz ve dünyada çocuklara bir ders olarak verilmeli ve insanlar daha çocukluktan itibaren terör konusunda iyi yönde bilinçlendirilmelidir.

Terörle Neden ve Nasıl Mücadele Edilmelidir?

Terörizmle mücadele edebilmek için öncelikle, terörü meydana getiren unsurların tarihsel gelişim sürecini, çeşitlerini, oluşumundaki, hukuki ve yapısal sürece dâhil alt yapısını, etnik, psikolojik nedenlerini ve sosyolojik unsurları ile dini, politik etmenlerini çok iyi bilmeli ve analiz edebilmeliyiz. Teröristlerin terör oluşturmaya yönelik operasyon sürecini, örgütlerin teröre yönelik senaryosunu kimlerin oluşturup, kurguladığını, terör örgütlerini kimlerin silahlandırdığını, terörü kimlerin neden, nasıl ve ne için destekleyip, finanse ettiğini, terörle mücadeleye yönelik uluslararası ortak çıkar, taktik ve stratejilerinin neler olduğu çok iyi araştırılmalı ve analiz edilip, belirlenmeli ve bu bulgular ışığında harekete geçilmelidir. Terör örgütlerine akan maddi, manevi ve insan kaynaklarının kesilip, önlenebilmesi için teröre yönelik istihbarat alt yapısı ve istihbaratın başarıyla yürütülebilmesi ancak devletler tarafından her konuda hukukî, maddi ve manevi destek sağlanarak olabilecektir. Ülkeleri yöneten, gücü elinde bulunduran hükümetler terör suçlarının önlenmesi, engellenmesi ve terörle başarılı bir şekilde mücadele edilebilmesi konusunda oy oranları ve gelecekteki parti çıkarlarını korumak adına popülist yaklaşımları bir kenara bırakarak kararlı, tutarlı, gerçekçi ve tüm insanlık adına cesur önlemler alabilmelidir. Çünkü terör yalnızca bir ülkenin sorunu değildir. Globalleşen dünyada terör tüm ülkelerin başa çıkması gereken önemli bir sorundur. Kimsenin teröristi olamaz. Terör eninde sonunda tüm toplumları yok edecek hamleler yapmaya meyillidir. Toplumda istikrar ve güvenliği sağlamak için halkın terörle mücadeleye yönelik isteği, desteği ve kararlılığı olmalıdır. Bir ülkeye hukuksal ve vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes başta istihbarat kaynakları olmak üzere teröre karşı tek yumruk olup, her yönüyle devlet güçlerini desteklemelidir. Ne amaca hizmet ederse etsin terörün doğru bir yaklaşım tarzı olmadığını başta okullarda çocuklar öğrenmeli, bilmeli, terör konusunda eğitimciler, akademisyenler ve aydınlar sosyal medyada, okullarda, televizyonlarda kısa filmlerle, kamu spotlarıyla, tiyatro oyunlarıyla ve camilerde, kilise ve havralarda vaazlarla akla gelebilecek her ortamda vatandaş geliştirilmeli, bilgilendirilmeli ve eğitilmelidir. Devlet teröre karşı halkın desteğini sonuna kadar almalı, terör karşısında topyekûn bir ülke, hatta dünya genelinde dimdik durulabilmeli ve terörü yok etmeye yönelik özel politika, strateji ve programlar geliştirilmelidir. Terörizm, insanlığı ve uygarlığı çökertmek isteyen baskıcı bir uygulamadır. Terörün uluslararası bütün toplumların ortak düşmanı olduğu unutulmamalıdır. Yıllar boyunca birçok ülke terörizme karşı kendi özel ve hukukî koşullarına göre, tek başına mücadeleler yapmış ve çabalar sarf etmiştir. Ülkemiz başta olmak üzere birçok ülke terörizmle mücadele konusunda çok büyük ilerlemeler kaydetmiş, buna rağmen hiçbir ülke tek başına tam bir başarı sağlayamamıştır. Bu nedenle uluslararası toplum terörizme karşı mücadele etmek ve terörü ortadan kaldırmak adına ortak amaç ve çıkar birliği ile hareket etmeyi öğrenebilmelidir. Dünya ülkeleri, terörle mücadele birliği kurarak, teröre karşı hep beraber, birlikte mücadele etmeli, terörizmin önlenmesi ve terörizmle mücadele edilmesine yönelik koşulların ele alınmasına, uygulanmasına birlikte oluşturulacak ve bir çatı altında hareket edilecek bir dünyada elele terörle mücadele konseyince karar vermelidir. Ulusal çapta ise terörle mücadele edebilmemiz için vatandaşlarımızın terörle mücadeleye yönelik daha duyarlı davranmalarını sağlamak ve farkındalığın artırılması için Alo 140 terör ihbar hattının bilinirliği ve kullanımı daha da etkinleştirilmelidir. Bu birimlere halkın doğrudan ihbar ve istihbarat vermesi sağlanmalıdır.

Sonuç Olarak

Terörizmi engellemek ya da en aza indirmek adına ulusal, uluslararası güvenlik ve savunma stratejileri geliştirilmelidir. Ancak hala ülkemiz başta olmak üzere tüm dünya ülkelerinde terörizmin önlenmesi, engellenmesi karşısında çaresiz kalınmakta ve hala terör nedeniyle her gün bir yerlerde birçok insan hayatını kaybetmekte, çeşitli uzuvlarını kaybederek sakat kalmaktadır. Terör nedeniyle mağduriyet yaşayan vatandaşlarımızın hukuken tazminat talep etme hakları bulunmaktadır. Teröre yönelik olarak yaşanan her türlü mağduriyetin devlet tarafından karşılanmasının uygun olup, olmadığının tespiti için terör konusunda uzman hukukçulardan, asker, polis ve akademisyenlerden oluşturulacak bir kuruldan destek alınmalıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI