?>
Türk Sanayicisi Stokçu Öyle mi?
Yıl 1923… Yıllarca süren savaş bitmiş vatan düşmandan kurtulmuş ve yeni bir devlet kurulmuştu. Hiç merak ettiniz mi bilmem ama merak edenler için şöyle söyleyeyim. Devletimizin ismi öyle oturup bir gecede belirlenmedi. “TÜRK” adı ile kurulan tarihte ikinci devlettir Türkiye Cumhuriyeti. Türk Milleti, tarih boyunca 16 büyük devlet kurmuştur. İşin ilginç yanı ne zaman bağımsızlığı tehlikede ise o devleti yıkmış yerine HÜR VE BAĞIMSIZ YAŞAYABİLECEĞİ BAŞKA BİR DEVLET KURMUŞ olmasıdır. Bunları neden paylaştığıma gelince; milletin yeniden ve nasıl küllerinden doğduğunu unutmayın diye… Vatanını sadece düşmandan temizleyip bir milleti ve devleti dünya devleti yapan kişiye yaşamınız boyunca minnet duyun diye yazıyorum. O kişi ki; hakkında “İdam kararı” çıkmış korkmamış ve yılmamış. ”Bir avuç isyancı” denilmiş milletine sığınmış. Çok sevdiği askerlik görevinden istifa etmiş “Nasıl olsa istifa ettim çekilip köşemde oturayım olan bitenden bana ne” dememiş cephede canını ortaya koyarak Mehmetçik ile göğüs göğüse dövüşmüş. ELBETTE BAĞIMSIZLIK tanımını da yapmış bu lider. “ASKERİ ZAFERLER EKONOMİK ZAFERLERLE TAÇLANDIRILMADIKÇA SONUÇSUZ KALIR” İşte bu fikir doğrultusunda şimdi yeniden ayağı kaldırmak lazımdı milleti ve memleketi. Ufak bir ayrıntı: 1923 ile 1938 yani ebediyete intikal edene kadar hiç yurt dışına çıkmadı. Herkes ayağına geldi. Tahmin ettiniz değil mi bu lideri. Elbette bu lider MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’TEN başkası değil. Herkesin ayağına gelen saygı duyulan bir devletten kıl çadırlarında görüşen, Araplardan biri öldü diye milli yas ilan eden, şanlı ay yıldızlı bayrağımızı yarıya indiren bir anlayışa nasıl geldiğinizi unutmayın diye yazıyorum bunları.
Birçok atılımlar yapıldı bu dönemde. Fabrikalar kuruldu. Sermaye birikimi oluşturulmaya çalışıldı. Yabancıların ellerinde olan ve millete ait olanlar tek tek alındı ve asıl sahibi olan millete geri verildi. ŞİMDİ GELDİĞİMİZ DURUMA BAKIYORUM DA BU MİLLET KENDİ ELİNDE OLAN EGEMENLİK HAKKINI BİLE TEK BİR KİŞİYE VERMİŞ durumda. Bundan daha acı ne olabilir? Ve 15 yıla sığan sayısız devrimler.. Elbette hepsini burada anlatacak değilim. Ama iki tanesini söylemeden de geçemeyeceğim konumuzla da bağlantılı olduğu için.
Üretim için kurulan firmalara ve işletmelere finans kaynağı oluşturmak
TCMB’nin kurulması
Peki düşündünüz mü hiç neden TCMB var? Ya da ne gerek vardı ki? Birçoğunuz belki de “Var da ne oldu diyordur” eminim. TCMB’ye neden gerek duyuldu bu durumu şöyle anlatayım: Atatürk, Türk Lirasının itibarına hiç tahmin edemeyeceğini kadar önem verdi. Hatta o zamana kadar şimdilerde aşkından öldükleri Osmanlı bile kendi parasını basamıyordu. Osmanlı’nın parasını İngilizler basıyordu. Hatta öyle bir dönem var ki belki de ilk defa duyacaksınız; Cumhuriyet döneminde ilk kağıt para 1927’de Birleşik Krallık’ta basıldı. Yurdundan düşmanı kovan, düşünceleri asırlara ışık tutan MUSTAFA KEMAL için bu elbette kabul edilebilir bir durum değildi. Çalışma başlattı. Kendi parası üzerinde kontrol gücü olmayanın politika belirleyemeyeceğini ta o zamandan görmüştü. 1930 yılında TCMB kanunu Resmi Gazetede yayınlandı ancak dünya krizi sebebiyle faaliyete geçemedi. Faaliyete geçmesi ise 1931 yılında oldu. Size Mustafa Kemal’in zekası ile ilgili küçük bir örnek vereceğim: Atatürk o kadar zekice bir politika izledi ki İngiltere’nin önüne öyle bir anlaşma sundu ki imzalamaktan başka çare bırakmadı. Tek kelime ile özetleyeceğim: Eğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir gün kendi parasını basmaya karar verirse Birleşik Krallık buna itiraz etmeyecekti. Üzerinde Güneş batmayan İmparatorluğu zekası ile işte böyle dize getirdi Mustafa Kemal Atatürk. Hazır zekadan konu açılmışken bir cümle söyleyip konuyu burada kapatalım ve asıl olayımıza dönelim. “HAYATINDA KANTİNDE ÇİKOLATA DIŞINDA BAŞKA BİRŞEY SATMAKTAN ÖTEYE GİDEMEYENLER, O’NUN BÜYÜKLÜĞÜNÜ KAVRAYAMAZ. ZATEN BÖYLE BİR ŞEY BEKLEMEK HERŞEYDEN ÖNCE İNSANIN KENDİ ZEKASINA YAPABİLECEĞİ EN BÜYÜK HAKARET OLUR.”.
Şimdi gelelim yazının başlığı ile ilgili bölüme… TCMB’nin internet sitesine girin bakın. “Temel amacı fiyat istikrarıdır” yazar. Halbuki; Merkez Bankasının kurulma nedenlerinden birisi daha doğrusu kuruluş kanununda temel amaç “ÜLKENİN EKONOMİK KALKINMASINI DESTEKLEMEKTİR” diye geçmektedir. Şimdi şu soruları sorun kendinize: Ne oldu, ne değişti de bu amaç ortadan kalktı? Kim değiştirdi? İçinde bulunduğumuz koşullar deyip geçmemiz sizce yeterli mi? Yanlış yönetilen ekonomi, iktisat bilimi ile örtüşmeyen para politikaları, TL’nin aşırı değer kaybı ve daha burada sıralayamayacağımız birçok olumsuzluğun “Para Politikası” içinde tek sebebi yanlış karar veren, tek bir kişiye boyun eğen TCMB yönetimidir. Şimdi o kişi çıkıyor sanki daha önce yaptıkları çok makbulmüş gibi Türkiye’nin sanayicisine, üreticisine “Stokçu” diyor. Politika faizi %14 iken bankalar bu orandan TCMB’den borç alıyor, peki neden yüksek faizle Hazineye borç veriyor diye soruyorlar. Çok iktisadi bir açıklama yapıyor TCMB Başkanı “Almasınlar abi”. Lütfen internetten girin bakın. Şuandaki TCMB Başkanı daha önce nerede köşe yazarlığı yapmış araştırın? Köşe yazılarını açıp lütfen okuyun. Üretene stokçu dersin öylemi? Adama sormazlar mı? TCMB;
128 Milyar nerede?
O kadar rezerv harcadın döviz kuru neden düşmedi?
Bir gecede TCMB rezervi nasıl arttı?
8 TL’den dövizi kime sattın, kim aldı?
18 TL’den sen kimden döviz aldın? Sana kim döviz sattı?
Çekirdek enflasyonu bu zaman kadar kim baz almış da sen baz alıyorsun?
Bu kadar para musluklarını neden açtın? Enflasyon artışın da senin hiç mi payın yok?
SPK tarafından hakkında manipülasyon yaptı gerekçesi ile soruşturma açılan uluslararası kuruluşa döviz bulması için yetki verildi mi?
YAZARIN DİĞER YAZILARI