Sonbaharın dinginliğinde sevdim seni
Sararıp düşen yaprağın hüznünde
Göçmen kuşların göç yollarında
Yağmur olup yağmıştın şehre
Sarıydı sevdam, sarıydı hayat
Çerağlar yakılmamıştı henüz
Bir ay aydınlatıyordu geceyi
Issızlığa sevdalıydı şehrin caddeleri
Katran karası gecelerde
Ben yüreklerinize sevda taşıyordum
Bahçenizi kazıp güller dikiyordum
Yarına sevgiler büyütüyordum
Yedi iklim yedi dağ sonrası Kaf dağı
Ve yedi günde yaratmıştı evreni Tanrı
Ben seni yedi günde sevmiştim
Yedi günde doğup yedi günde büyümüştüm
Nehirler su taşıyordu yaşama
Bazen durgun bir su oluyordun
Bazen dönüşüyordun çağlayana
Susuyordun konuşmuyordun bin yıllarca
Bin tanrılı topraklarda
Güneş hep doğudan doğardı
Dönerdim yüzümü sana bakardım
Ölen her bir cana ağıtlar yakardım
Yazgım hüzne demirlemişti
Tanrılar Tanrısı İştar böyle istemişti
Kibele kendi elleriyle kundaklamıştı beni
Rüzgar tanrısı Teşup esip gürlemişti
Yalnızlığın koynunda ısıttım ellerimi
Ben çekmiştim ayrılığın çilesini
Gökyüzünde görmüştüm Ay tanrısı Sini
Çözülmemişti henüz yaşamın gizemi
Noah’ın gemisi ha kalktı ha kalkacak
Tufan ha koptu ha kopacak
Bir güvercin zeytin dalıyla konacak
Ve tanrılar gene yaşam bağışlayacak.