Ne şehir beni anlar
Ne ben şehri anlarım
Siz adımlayın onu
Ben geride kalayım
Hırslar gibi, kin gibi yollar
Griye renk olma hakkını verir
Tabelalar tepemize dikilir
Belertir gözlerini
Küçülür gövdem bu bakışlardan
Yanlış yapma, yanlış yapma!
Kural bu, böyle işler burası
Yağmur yerine araç yağar yollara
Ve bu kırmızı ışık askerleri
Durur sabır tekmili verir
Kalabalık ki
İğne atsan yere düşmez
Bir kaç dilenci
Payına bir kaç kuruş
Düşsün diye bekler
Yaşlılar ve dilenciler
Sadece şehre özgü gibiler
Vampir dişlerini geçirmiş önüne gelene
Ondan esir ediyor herkesi kendine
Özgürlüğü kuşlardan almış
Yerdeki kumları göğe asmış şehir
Bırak herkesin yakasını desem de
Ne şehir bundan yana
Ne ben şehirden yanayım.
Gerçi okul dersen orda
Hastane dersen orda
Oradakilerin fiyakası bambaşka
Bir ayağınız şehirde olsun diyor medeniyet
Aklımız, kalbimiz kırda, ormanda
Ben sıyırıp kendimi
Dönüyorum tanıdık manzarama
Ağaçlar bir garip bakıyor
Gözlerini deviriyor yapraklar
Neden değiştin diyecekler de
Sevgime hürmet susuyorlar
Yok, aynı ben içimdeki
Biraz hır gür, biraz şamata
Şehirde bunlar karıştı kanıma
Nasıl oldu anlamadım
Kelebek edasıyla uçacaktım da
Sıkışıklığı hesaba katmamışım
Neyleyim böyle şehri
Şehir beni neylesin
Giderken bakmadım arkama
Yine de söylendim.
Dedim ki kimine şifasın, kimine zehir
Ey şehir...