Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Rashad Mammadov, Azerbaycan ve Türkiye arasındaki iş birliğinde ulaşılan zirvenin yeni bir milat olduğunu belirterek, "Azerbaycan-Türkiye kardeşliğinden doğan iş birliğinin devletlerimize olduğu gibi yakın ve uzak coğrafyalar için sadece ve sadece gelişim, barış, güvenlik, huzur ve refah getirdiği belirlenen hedeflere doğru sağlam ve emin adımlarla ilerleyerek, somut çalışmalar ve başarılarımızla kanıtlamaya devam edecek, bununla da dosta güven, düşmana korku savuracağız” dedi.
Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Rashad Mammadov, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin 30. yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Büyükelçi Mammadov mesajında, “Bugün Azerbaycan ve Türkiye diplomatik ilişkilerinin kurulmasının 30. yılını kutlarken, halklarımız arasında asırlara dayanan ortak milli, manevi değerlerle harmanlanan derin kökenlere sahip tarihimizi gururla yad ediyoruz. Aynı kültür, dil ve değerlere sahip ’bir ananın iki oğlu’ olan devletlerimiz ve halklarımız arasındaki ilişkiler tarih boyunca zor sınavlardan mağrurla çıkmış ve bugünkü seviyeye hiç de kolay bir şekilde gelmemiştir. Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin bugünkü başarıları binlerce yıllık tarihimiz süresince manevi ve duygusal açıdan birbirine bağlı olan toplumlarımızın bütün engellere karşı iletişim ve bağlarını sağlam tutmaları ve ileri görünümlü devlet adamlarımızın kararlılığı ve cesareti ile mümkün olmuştur. Bu sebepten gururla söyleyebiliriz ki halklarımızın desteğini etrafında birleştiren liderlerimiz, Azerbaycan-Türkiye kardeşliğinin gerçek yansımasını bugünkü işbirliğimizin seviyesinde göstererek, aslında milletimizin devlet adamları yetiştirmekteki tecrübesini bir daha ortaya koymuş, toplumun sesine kulak vererek ilişkilerimizin daha üst seviyeye çıkartılmasına önemli katkılar sunmuşlar. Netice itibarıyla son 30 yılda Azerbaycan ve Türkiye işbirliğinin sonuçları devletlerimizin gücünü kendi sınırları ile kısıtlamadan daha geniş coğrafyaya çıkartılması ile yeni bir boyuta geçmiştir. Bugün Azerbaycan, Güney Kafkasya’nın önemli bir aktörü olduğu gibi Avrupa ve Asya arasındaki kilit arazinin en önemli söz sahibi devleti olarak bölgesel bir güçtür. Bunun karşılığında kardeş Türkiye yükselen aktör olarak küresel konularda hesaplaşılan bir siyasi, askeri ve ekonomik güce dönüşmüştür. Odur ki, her iki kardeş devlet kendi yetki alanlarında önemli söz sahibi olmakla, onlarsız bölgesel veya daha geniş coğrafide küresel politikalar yürütmek mümkün değildir. Azerbaycan ve Türkiye’nin müdrik liderlerinin birlikte gerçekleştirdiği enerji, ulaştırma ve başka büyük altyapı projeleri, karşılıklı yatırımlar gibi ciddi ve sağlam temelleri olan adımlar sayesinde iki devlet arasındaki tarihi ve duygusal bağlar somut sonuçları olan stratejik hedeflere çevirmiş ve devletlerimiz için önemli katkılar sağlamıştır” dedi.
Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde son 30 senedeki en büyük sınavın 44 günlük Vatan Savaşı süresinde olduğunu belirten Mammadov, mesajının devamında şu ifadelere yer verdi:
“Devletlerimiz ’iki devlet, bir millet’ şiarı ile standart diplomatik ilişkiler modelinin üstünde bir çerçeve geliştirerek egemenlik ve bağımsızlık ilkeleri dâhilinde en üst düzey işbirliği örneği geliştirmişler. Bu çerçevede uluslararası örgütler ve platformlarda birbirimize sağladığımız kayıtsız şartsız destek bugün devletlerimizin gücüne güç katmaktadır. Hiç kuşkusuz ilişkilerimiz için son 30 senedeki en büyük sınav 44 günlük Vatan Savaşı süresinde olmuştur ki, işbirliğimiz sayesinde buradan da yüzü ak bir şekilde çıktık. Azerbaycan 44 günlük Vatan Savaşı döneminde devlet ve millet birliğinin en üst düzey örneğini sergilemiş, bağımsızlık tarihinin en yüce zaferini kazanmıştır. Bu süreçte etnik, dini kimlik, siyasi bakışlar gözetmeksizin bütün insanlarımız vahit amal için- toprak bütünlüğümüzün restore edilmesi- güçlü siyasi irade etrafında bir yumruk gibi birleşerek adaletin sağlanmasına katkı sunmuşlar. Bu savaş aslında Azerbaycan’ın güçlü devletçilik temellerini bir daha ortaya koyarak, halkın desteğine dayanan bir hükumetin yıllar içerisinde geliştirdiği düzgün politikaların sonucunu bütün dünyaya göstermiştir. Türkiye de her zaman olduğu gibi adil mücadelemizde en büyük destekçimiz olarak siyasi ve diplomatik katkılarını bütün platformlarda sunmuştur. Zaferimizde kardeş Türkiye ile olan işbirliğimizden doğan etkiler sayesinde ilişkilerimizin her alanda birbirimizi nasıl da yücelttiğini bir daha görmüş olduk. Aslında zaferimiz bütün dünyaya Türkiye’nin yanında olduğu bir ülkenin neler yapabileceğini göstermiş, Azerbaycan’ın olduğu gib, Türkiye’nin de uluslararası pozisyonuna önemli katkılar sunmuştur. 44 günlük Vatan Savaşı aslında Türkiye ile ilişkilerimizin sağlam geçmişinin bu günkü sonucu, parlak geleceğinin ise habercisi olmuş, uluslararası ilişkilerin mevcut esaslarında örneğine az rast gelinir iş birliğimizin önünde yeni bir sayfa açmıştır. Azerbaycan artık zafer kazanmış bir devlet olarak bağımsızlığını geri kazandıktan sonra hareket çerçevesini daraltan ve bölgemiz için ciddi sorun oluşturan bir işgalden kurtularak, Güney Kafkasya ve çevresi için daha parlak ufukların önünü açmıştır. Doğal olarak bundan sonra bölgede oluşan yeni jeopolitik gerçeklikler kardeş Türkiye ile ilişkilerimizin zirvesi olarak betimleyebileceğimiz ’Şuşa Beyannamesi’ ile taçlandırılmıştır. Bu beyanname ile iki egemen devlet arasında imzalanabilecek en üst düzey anlaşma ile ülkelerimiz siyasetten ekonomiye, kültürden askeriyeye, bilimden halkla ilişkilere kadar bütün alanlarda yeni hedefler belirleyerek zaten müttefiklik düzeyinde olan ilişkilerimizi resmileştirmiş ve önümüzde ileriye doğru daha büyük hedeflerin temelini atmıştır. Son 30 yıldaki faaliyetlerimizle Türkiye’nin gücünün Azerbaycan’ı, Azerbaycan’ın gücünün ise Türkiye’yi beslediğini gördük. Yakaladığımız sinerji sayesinde bize karşı olan tehditlerle beraber mücadele edip, teknoloji, bilim, ekonomi ve siyasi çerçevelerde ortak ilerleme kat ederek daha güçlü sonuçlar elde ettik. Yani diplomatik ilişkilerimizin 30 yıllığını kutladığımız bu günler elde ettiğimiz başarılar sonucunda iş birliğimizde ulaştığımız zirve bizim için yeni bir milattır. Gelişim ve başarımıza sunduğumuz karşılıklı katkılar yılların tecrübesi ile de ispatlandığı üzere devletlerimizi sadece ileriye götürmüş, 44 günlük Vatan Savaşı sonrası bölgede oluşan yeni jeopolitik gerçeklikler ise Azerbaycan ve Türkiye iş birliğinin herkes için kazanç olacağını bir daha hatırlatmıştır. Bu vesileyle söyleyebiliriz ki bundan sonra da Azerbaycan- Türkiye kardeşliğinden doğan iş birliğinin devletlerimize olduğu gibi yakın ve uzak coğrafyalar için sadece ve sadece gelişim, barış, güvenlik, huzur ve refah getirdiği belirlenen hedeflere doğru sağlam ve emin adımlarla ilerleyerek, somut çalışmalar ve başarılarımızla kanıtlamaya devam edecek, bununla da dosta güven, düşmana korku savuracağız.”