Politika

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "NATO’yu güvenlikten yoksun hale getirmeye evet diyemeyiz"

Cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "NATO’yu güvenlikten yoksun hale getirmeye evet diyemeyiz"
18-05-2022 12:47
Google News

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO’ya başvuran Finlandiya ve İsveç’i teröre verdikleri destek üzerinden eleştirerek, "NATO’yu güvenlikten yoksun hale getirmeye evet diyemeyiz" dedi. Atatürk Havalimanı tartışmasına ilişkin de Erdoğan, "29 Mayıs’ı da istersen sen de gel Bay Kemal, Atatürk Havalimanı’nda kutlayacağız. Biz orada 29 Mayıs İstanbul’un fethini kutlayacağız. O gün ağacı dikeceğiz ve bahçenin temelini atacağız" ifadelerini kullandı.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak eser ve hizmet siyasetiyle yollarına kararlılıkla devam ederek Türkiye’yi hedeflerine ulaştıracaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde hizmete alınan dev projelere değindi. Erdoğan, "Dünyada deniz üzerinde beş tane havalimanı var, ikisi bizim ülkemizde. Her ne kadar bazı gafiller bu havalimanına bile kulp takmaya kalktıysa da biz açılış töreninde milletimizin heyecanını, mutluğunu, şükran duygularını gördük. O gün 70 bin kişinin katıldığı böyle bir açılış hamdolsun bizler için ayrıca gurur verici oldu. Ülkemizin Karadeniz kıyısındaki son şehirleri olan Rize ve Artvin’in ekonomik ve sosyal potansiyelini en üst seviyede kullanmasına imkan sağlayacak bu havalimanının hayırlı olmasını diliyorum. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız demokrasi kalkınma atılımlarının gayesi 2023‘ü Cumhuriyet’in zirvesi değil, daha büyük atılımlar için yeni bir başlangıç haline dönüştürmektir. Ülkemiz için, milletimiz için, bizim için 2023 bir final değil, büyük ve güçlü Türkiye hedefi için yeni milat, yeni bir başlangıç olacaktır" dedi.


2023 seçimlerinin önemli bir dönüm noktası olduğunu ifade eden Erdoğan şunları kaydetti:


"Esasen AK Parti’nin kazandığı her seçim böyle bir başlangıçtır. İktidara geldiğimiz 2022 Kasım seçimleri istikrar ve güven arayan Türkiye’nin ilk ayak sesiydi. Türkiye’yi yeniden istikrarsızlık batağına sürükleme çabalarını 2015 Kasım seçimleriyle sandığa gömdük. Milletimizin desteği ile 2023 seçimleri de büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin kilit taşı olacaktır. Bu tablo bizim kadar ülkemiz ve bölgemiz üzerine hesapları olanların dikkatini çekmektedir. Her dönem olduğu gibi bu güçler içeride kendi senaryolarına uygun rollere talipli siyasetçi, iş insanı, medya mensubu kılıklı aktörler bulabilmektedir. Bir süre önce bölgemizde en çok sorun yaşadığımız devletlerden birinin başkanı Türkiye’de iktidarı değiştirmek için çalıştıkları çevreler olduğunu söylemişti. Eskiden ülkemizde başka çevrelerle de çalışıyordu. Biz bunların çalıştığı vesayet güçlerinin, darbecilerin, terör örgütlerinin, beşinci kol faaliyeti yürüten sinsi tiplerin tepesine binip hareket alanını kısıtlayınca alternatifleri azaldı. Kala kala hırsları boylarını aşan bir avuç kıyafetsize, ancak ilkokul müsameresi seviyesinde iş çıkaran oyunculara kaldılar. Kumpasla geldikleri koltuklarını herkese duymak istediklerini söyleyen, yalanı, iftirayı, yüzsüzlüğü siyaset diye pazarlayan, ülke ve milletin hayrına söyledikleri tek söz, yaptıkları tek iş olmayan karikatür tiplerinin cesaretlerinin giderek arttığını görüyoruz." "2023’te bunların yüzlerindeki maskeleri düşürerek hepsini de siyaset arşivinin tozlu raflarına havale edeceğiz"


"Bunlar milletin irfanını, inancını, ferasetini kimi zaman tek parti zulmü ile kimi zaman dipçik zoruyla, kimi zaman algı operasyonlarıyla yenebileceklerini sanan zavallılardır" diyen Erdoğan, "Milletimiz, Demokrat Parti’den beri bunlara şamar üstüne şamar indirmesine rağmen bu habis zihniyetin tarihten ders çıkarmadan hala aynı şımarıklıkla yoluna devam etmesini ibretle izliyoruz. 2023’te bunların yüzlerindeki maskeleri düşürerek defterlerini dürecek ve hepsini de siyaset arşivinin tozlu raflarına havale edeceğiz. Teşkilatlarımıza, milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza her fırsatta sürekli sahada olmalarını, milletimizin gönlünü kazanmak için daha çok çalışmalarını tavsiye etmemin sebebi budur. Bizim kalbimiz Rabbimizden, gözümüz milletten başka yere dönük olmamıştır, olmayacaktır. Eser ve hizmet siyasetimizden, istiklal ve istikbal davamızdan, demokrasi ve kalkınma programlarımızdan taviz vermeden samimiyetle çalışıp çabalayacağız" ifadelerini kullandı.


Dünyayı etkileyen küresel sorunların bir engel olmadığını ifade eden Erdoğan, "Dünya ile birlikte bizi de etkileyen sınamalar karşısında bu duruşumuzu bozmayacağız. Bunları yaptığımız sürece milletimizin desteği hep yanımızda olmayı sürdürecektir. CHP ve şürekası sürekli öyle konularla, öyle zırva iddialarla, öyle yalanlarla karşımıza çıkıyorlar ki, muhatap alıp cevap vermeyi zül addediyoruz. Buna rağmen milletimize olan saygımız sebebiyle bazı hususları açıklamamız gerekiyor" dedi. "Bize yönelik iftira dalgası başlattılar"


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargıtay’ın Canan Kaftancıoğlu kararı ve Kılıçdaroğlu’nun SADAT’a gitmesine ilişkin de şunları söyledi:


"CHP İstanbul İl Başkanının mahkumiyet kararlarının Yargıtay tarafından onanmasının ardından bize yönelik iftira dalgası başlattılar. Yargı kararları elbette eleştirilebilir ama bu eleştirinin yargı mensupları ve ülkeyi yönetenlerin kişilik haklarına saldırı konusuna varması siyasetin değil hukukun konusudur. Bu süreçte ettikleri her kem sözün, attıkları her iftiranın cevabını hukuk önünde vereceklerdir. Burada bir kuyruk acıları var, onun için sağa sola saldırıyorlar. Ardından hakikatle, akılla, mantıkla ilgisi olmayan bir SADAT tantanası çıkardılar. SADAT, TSK’dan emekli subay ve astsubayın savunma alanında danışmanlık yürütmek üzere kurdukları bir şirkettir. Bu şirket özellikle uzun yıllar sömürge altında kalan İslam ülkelerine yönelik çalışmalar yapıyor. Bu şirketle ilgili medyada yalan haberler çıkmıştı. 2018 yılında halen CHP ittifakı içinde yer alan bir siyasi parti genel başkanı hanımefendi ülkemizin çeşitli yerlerinde silahlı eğitim kampları iddiasını bir gazetede dile getirmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açmış, bu iftiranın yalandan ve ithamdan ibaret olduğunu belgelerle ortaya koymuştur. CHP başındaki zat ortada bunu gerektirecek herhangi bir sebep yokken SADAT şirketi önünde baskın yapar gibi benzer zırvaları sıralamıştır. Biz bu hareketin masum bir gündem oluşturma çabası değil, Türkiye’nin bölgesindeki çatışmalarda üstlendiği arabulucu rolüne ve sınırları dışında yürüttüğü detaylı operasyonlara verilmiş bir cevap olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu çıkışın suflesinin nereden geldiğini, neyi amaçladığını, niçin şimdi yapıldığını çok iyi biliyoruz. Cevaben bir kez daha diyorum ki, başaramayacaksınız."


Cumhurbaşkanı Erdoğan, "SADAT yöneticileriyle, kendileriyle yakından uzaktan hiçbir alakam olmadığı halde bunu adeta bizim şu anda kullandığımız bir darbeci kuruluş, oluşum olduğunu söyleyecek kadar bu başkan terbiyesizleşiyor. Bay Kemal ne dersen de sen sabahtan akşama yalanla yatıyorsun, yalanla kalkıyorsun. Hiçbir zaman senin dürüstlüğüne şahit olmadım. Bu yalanların yine tutmayacak. Darbecilere yaptıramadığınız, terör örgütlerine gördüremediğiniz sinsi, siyasi ekonomik çelmelerle neticeye ulaştıramadığını işi Bay Kemal gibi karikatür tip vasıtasıyla hiç elde edemezsiniz. Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde durmasından, kendi hedeflerine yürümesinden, kendi etki alanını oluşturmasından rahatsız olmak yerine oturun bizimle birlikte nasıl çalışacağınızın hesabını yapın. İnanın sizin için böylesi hem daha kolay hem daha doğru. Karşımızdakilerin ülkemiz ve milletimiz hayrına hiçbir adım atmayacaklarını elbette farkındayız. Biz insanlığımızı, hüsni niyetimizi, diplomatik nezaketimizi gösterelim de varsın onlar kendi bildikleri yoldan yürüsünler. Önce Allah’ın dediği olur. Milli irade nasıl tecelli ediyorsa netice öyle çıkar. Karşımızdaki habis zihniyet boş durmuyor" açıklamasında bulundu. "İstanbul Havalimanı inşaatı başladığından beri bir yalan rüzgarı sürekli estiriliyor"


Atatürk Havalimanı tartışmalarına da değinen Erdoğan, "Henüz sahada tartışması bitmeden bu defa da Atatürk Havalimanı’nda inşa edeceğimiz millet bahçesine bin bir yalan ve iftira ile saldırmaya başladılar. Bunu öyle alçakça, öyle sinsice, öyle kötü niyetli şekilde yapıyorlar ki. Bu senaryo onların kalibresini de, çapını da fersah fersah aşar. İstanbul Havalimanı inşaatı başladığından beri kendi bölgesel ve küresel ulaşım ve ticaret merkezi konumlarının sarsılacağından endişe edenlerin kurguladığı bir yalan rüzgarı sürekli estiriliyor. Bilindiği gibi Osmanlı döneminde kurulan, Demokrat Parti döneminde uluslararası tesisin adı 12 Eylül darbesine kadar Yeşilköy Havalimanı’ydı. Cumhuriyet döneminde, 12 Eylül’den 28 Şubat’a kadar tüm darbecilerin demokrasimize yaptıkları ihaneti gizlemek için kullandıkları en önemli araç hep Atatürk maskesi olmuştur. 12 Eylül darbecilerinin başı Evren de cumhurbaşkanlığı döneminde Yeşilköy ismini Atatürk yaparak aynı yolu izlemiştir. Atatürk ismi üzerinden fırtınalar koparanların hiçbiri dile getirmez. Bunların derdi Atatürk’ün ismine sahip çıkmak değil, bu ismi kalkan yaparak kendi kirli gündemlerini inşa etmektir. Eğer gerçekten Atatürk hassasiyetleri olsaydı, havalimanı tabelasından önce kendilerine ’Mustafa Kemal’in itleri’ diyenlerden hesap sorarlardı. Bu hesabı sormayanların, soramayanların attıkları iftiralar çok açık net ortada. Eğer böyle bir samimiyetleri olsaydı PKK güdümündeki partiyi siyasi ortakları yapıp, belediye birimlerini terör örgütü yandaşlarına teslim edenlerden hesap sorarlardı. Böyle bir hassasiyetleri olsaydı kendi ülkelerini yabancılara şikayet eden genel başkanlardan, milletvekillerinden, şehrine ihanet eden belediye başkanlarından sorarlardı. Eğer böyle bir niyetleri olsaydı, Atatürk Kültür Merkezi’ne karşı çıkanlardan hesap sorarlardı" diye konuştu. "Atatürk Havalimanı’na yapacağımız millet bahçesine çevrecilik adına karşı çıkmaları ise tam bir garabet örneği"


"Meselenin Atatürk değil, ülkenin ve milletin kazanımları olduğu izaha ihtiyaç duymayacak kadar açıktır" diyen Erdoğan, "Türkiye’nin havayolu ulaşımındaki ve ticaret hedeflerini karşılamada yetersiz kalan Atatürk Havalimanı’nın faaliyetlerine devamı bölgedeki etkileriyle de sürdürülemez hale gelmiştir. Dünyanın pek çok yerinde yapıldığı gibi bu sorunun çözümüne gittik. Bundan bile rahatsız oldular. Bunu bile kabullenemediler. Sadece kargo bölümü Atatürk Havalimanı kadar olan İstanbul Havalimanı, ülkemizin kalkınma tarihine en önemli kazanımlarından biri olarak geçmiştir. Dünyanın ilk üç havalimanından bir tanesi. Bu gerçeği değiştirmeye kimsenin gücü de nefesi de yetmeyecektir. Atatürk Havalimanı’nın bir pisti hem orada inşa edilen hastaneye hizmet vermek hem de ihtiyaç duyulduğunda kullanılmak üzere faaliyette tutulmaktadır. Kılıçdaroğlu’nun halktan götürülen paralarla yapıldığı bühtanıyla tarif ettiği yeni havalimanımız, milletin cebinden tek kuruş çıkmadan inşa edilmekle kalmamış, milletin cebine para aktaran bir kaynak haline gelmiştir. Konumu, kapasitesi, teknolojisi, altyapısı ve diğer özellikleriyle dünyanın en prestijli havalimanları arasına giren bu eseri itibarsızlaştırma çabaları beyhudedir. Atatürk Havalimanı’na yapacağımız millet bahçesine çevrecilik adına karşı çıkmaları ise tam bir garabet örneğidir" dedi. "Aliya’nın karargahını mağara diyerek değersizleştirmeye çalışan bu zata en güzel cevabı Boşnak kardeşlerimizin sandıkta vereceğine inanıyorum"


Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Erdoğan, "1 milyon 250 bin ağaç diktik ağaca hasret olan İstanbul’u yeşillendirelim diye. Kalkıyorsun bizimle yeşilde yarışmaya kalkışıyorsun. Bay Kemal ne sen ne senin buradaki yandaşların bu tür işleri başaramazsınız. Buradan sesleniyorum. Şu anda başta Ankara, İstanbul, İzmir olmak üzere bugüne kadar kaç tane millet bahçesi yaptınız bize bunu ispatlayın. Bu hizmete itiraz edenin bırakınız çevreciliğini, siyasetçiliğini, insanlığından şüphe etmek lazım. Bu zat Atatürk Havalimanı’na yapılacak millet bahçesini öyle bir sahiplenmişti ki, bu projeyi telefonunu dinleyerek kendisinden çaldığımızı iddia edecek kadar ileri gitmişti. Ya Bay Kemal, bizim o adar boş vaktimiz yok. İşimiz gücümüz yok Bay Kemal’i dinleyeceğiz. Sen git işine bak. Şimdi dikilecek ağaçları, yürüyüş yoluyla, yaşlı bakımevleriyle ülkemizin gururu olacak bu projeye karşı çıkmakla kalmıyor, buranın yabancılara satılacağı iddiasıyla milletimizi galeyana getirmeye çalışıyor. Burada konutlar yapılacakmış, yalana bak. 2013‘te bana yanılmıyorsam bir televizyon programında soruldu. ’Burada böyle bir şey mümkün olamaz’ dedim. Bunlar için Alman’ı, ABD’lisi, Fransız’ı değil sadece Orta Asyalısı, Afrikalısı yabancıdır. Nitekim, bu zatın Bosna Hersek direnişinin efsanevi lideri ve komutanı Aliya İzzetbegoviç hakkında söylediği sözler onun hangi kriterlere göre ayrım yaptığını söylüyor. Aliya biliyorsunuz son dönem İslam dünyasının en öneli mütefekkirlerinden biriydi. Aliya’nın karargahını mağara diyerek değersizleştirmeye çalışan bu zata en güzel cevabı Boşnak kardeşlerimizin sandıkta vereceğine inanıyorum. Bay Kemal, sen mağarada yaşayanlarla siyasi ortaklık yapıyorsun, onlarla sen yoluna devam et. Ortaklığını sürdürdüğün o mağaradakilerin hali ortada ama tavsiye ediyoruz. Gel bir an önce o mağaradakilerden kurtul. Yoksa durumun iyi değil. Tarihe altın harflerle yazılan Boşnak direnişinde hayatlarını kaybeden şehitleri rahmetle yad ediyorum. Merhum Aliya’nın mücadelesinden bihabersizlere rağmen biz bıraktığı emanete sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Kompleks bunların ruhlarına öyle sinmiştir ki bizim medeniyet ve tarih dünyamıza ait her şeyden nefret ederken, geçmişi sömürü ve kanla dolu Batı’ya kayıtsız şartsız hayranlık beslerler. Bu zat herhalde tarihindeki ilk Arapça mesajını Türkiye’nin çıkarı için değil Körfez sermayesini tehdit için attı. Tüm dünya körfez sermayesi için gece gündüz çalışır didinir, bunlar ülkemizden kaçırmak için gece gündüz çalışır. Herkesi tehdit ederek ülkeye yapılan yatırımları engellemenin adı siyaset değil ihanettir. Bunların derdi ne ülkenin kalkınması, ne ülkenin refahıdır, ne ülkenin geleceğidir. Bunlar sadece dışarıda hazırlanan projelerde kendilerine verilen görevi yapar. Son görevin adı anlaşılan o ki misyon havalimanıdır. Ülkenin her kazanımına balta vurmayı milletin kazanımlarıyla ve milletle ve milletin değerleriyle kavga etmeyi kafalarındaki ve kalplerindeki tek parti faşizmini siyaset sanan bu güruhu zavallılığı ile baş başa bırakıyoruz" dedi. "29 Mayıs İstanbul’un fethini Atatürk Havalimanı’nda kutlayacağız"


Erdoğan, İstanbul’un fethinin Atatürk Havalimanı’nda kutlanacağını söyleyerek, "Dikili tek bir ağaçları, önünde durup iftiharla burada benim imzam var diyebilecekleri hiçbir eseri, hiçbir hizmetleri olmayanların yıkmakla, nefret diliyle, tehditle devraldıkları faşist siyasete veriyoruz. Varsın onlar hizmet diye biraz komik olacak ama musluk açmaya devam etsinler. Biz İstanbul’la birlikte ülkemizin tamamına eserlerimizle, vizyon projemizle mührümüzü vurmayı sürdüreceğiz. 29 Mayıs’ı da istersen sen de gel Bay Kemal. Atatürk Havalimanı’nda kutlayacağız. Sen böyle 700 kişiyi filan topla oraya götür, orada engeller kurmaya çalış, boşuna uğraşıyorsun. Biz orada 29 Mayıs İstanbul’un fethini kutlayacağız. O gün ağacı dikeceğiz ve bahçenin temelini atacağız. Bölgemizde yaşanan gelişmeler, ülke gündeminde kopartılan fırtınalarla yakından ilişkilidir. Son günlerde yaşanan Sur, yeli sığınmacılar tartışması da bu kirli planın parçasıdır. Ülkemizdeki her kesimden insanın ortak hayallerini, beklentilerini, taleplerini karşılama başarısı gösterebilmemizin, dünyada umudun temsilcisi haline dönüşebilmemizin gerisindeki vizyon budur. Ülkemizin içinde attığımız her adım gibi sınırlarımız dışındaki her politikamızı bu anlayışla belirtiyor ve uyguluyoruz. Balkanlar’dan Afrika’ya kadar her yerde olduğu gibi Suriye, Libya, Doğu Akdeniz’de, Ukrayna’da yaşanan bu krizlerde hep bu yaklaşımla hareket ettik. Dünya, salgın krizinin ardından Rusya ve Ukrayna savaşının yol açtığı tehditlerin çerçevesinde geçiyor. Ekonomik sıkıntılar, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere herkesi kara kara düşündürüyor. 2. Dünya Savaşı’nın ardından insanlığın yeniden Rusya ve Ukrayna arasında cereyan eden bu savaşta Ukrayna topraklarındaki savaşın vitrinini oluşturduğu büyük çatışmanın eşiğine gelmiş olması güvenlik tehdidini tekrar ön plana çıkardı" dedi. "Bize teröristleri iade etmeyen ülkelerin NATO üyeliğine ’evet’ diyemeyiz"


NATO’nun doğu sınırını güçlendirmek için çeşitli arayışlar içinde olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bu genişlemeye yönelik çeşitli adımlar atılıyor. Bizim NATO’daki müttefiklerimizden tek beklentimiz, Türkiye’nin de kendi sınırlarını koruma, kendi güvenliğini ve istikrarını güçlendirmedeki meşru çabalarına aynı hüsnüniyetle yaklaşmalarıydı. NATO’daki müttefiklerimizden bizim hassasiyetlerimizi anlamalarını, saygıyı göstermelerini ve destek vermelerini bekliyoruz. Türkiye’nin kendi sınırlarını korumadaki çabalarını anlamalarını bekliyoruz. Siz bize teröristleri vermeyeceksiniz, sonra bizden NATO’ya girmek için destek bekleyeceksiniz. PKK’ya destek verip üyelik için destek istemek tutarsızlıktır. Bize teröristleri iade etmeyen ülkelerin NATO üyeliğine ’evet’ diyemeyiz. NATO’nun genişlemesi, bizim için hassasiyetlerimize gösterilecek saygı oranında anlamlıdır. Siz teröristleri bize vermeyeceksiniz ama bizden kalkıp NATO üyeliğini isteyeceksiniz. NATO bir güvenlik oluşumudur, güvenlik teşkilatıdır. Dolayısıyla bu güvenlik teşkilatını güvenlikten yoksun hale getirmeye biz ‘evet’ diyemeyiz" dedi. "Pazartesi günü gelmek istiyorlarmış, boşuna yorulmasınlar"


İsveç ve Finlandiya’nın NATO adımına yönelik konuşan Erdoğan, ”Pazartesi günü gelmek istiyorlarmış, boşuna yorulmasınlar dedim. Terör örgütleri hala İsveç’te yürüyor. Bu yürüyüşler hala devam ediyor. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yoktur. Tek gayemiz ülkemizi istikrarsız hale getirmeye yönelik eylemleri kaynağında kesmektir. Yüzbinlerce avroyu bunlara veriyorlar, terör örgütü daha çok palazlansın diye. Binlerce tır, terör örgütlerine gönderilmedi mi? Gönderildi. Bunlar NATO’dan ortağımızdı" dedi.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ