HER ŞEY ASLINA RÜCÛ EDER
Padişahın biri Hızır'ı görmek tanımak için ülkenin her yanına haber salmış, Hızır'ın yerini söyleyene ne isterse verecek...
Saraya bir gün üstü başı permeperişan bir adam gelmiş. Padişahla görüşmek istediğini, ona Hızır'ın yerini bildireceğini söylemiş. Adamı almışlar, hamam yaptırmış, traş etmiş, giydirmiş, karnını doyurmuş, padişahın huzuruna çıkarmışlar.
Kabul salonuna saray ahalisi toplanmış, herkes merak içerisinde. Padişah sormuş "Hızır nerede?"
Adam demiş ki: "Padişahım, açlıktan telef olacakken bir çare olarak ben bu yalanı söyledim, Hızır nerede bilmem ben gariban bir kulunuzum, beni affedin."
Merak ve heyecanla bekleyen padişah bu sözler karşısında donup kalmış. Yanında aynı şaşkınlığı paylaşan üç vezirin ilkine sormuş: "Şimdi ben ne yapayım bu adama?"
Vezir demiş ki: "Padişahım bu adamın boynunu vuralım meydanda. Padişahı kandırmanın bedeli budur. Keselim başını, aleme ibret olsun."
Vezirin sözleri bitince toplananların arkalarından bir çocuk sesi gelmiş: "Herşey aslına döner!"
Bu sese kayıtsız bir şekilde, dönüp ikinci vezire sormuş: "Sen ne diyorsun?"
İkinci vezir burnundan dumanlar çıkarak demiş ki; "Başını kesmek yetmez hünkarım, meydana bir kazan kuralım, bu haini atalım içine, kaynadıkça acı çeksin, yavaş yavaş ölsün. Halk titresin, böyle bir şeye bir daha kimse teşebbüs etmesin."
İkinci vezir de sözünü bitirince yine arkalardan bir çocuk sesi duyulmuş: "Herşey aslına döner."
Yine kimse aldırmamış. Padişah üçüncü vezire dönmüş. "Sence ne yapalım?"
Vezir demiş ki: "Padişahım bence bu garibanı affedin, yüce gönüllülüğünüzü gösterin. Halkınız sizden korktuğundan değil sevdiğinden hürmet göstersin."
Yine aynı çocuk sesi: "Herşey aslına döner" deyince, padişah dönmüş; çocuğun, huzuruna çıkarılmasını emretmiş.
Çocuğu getirmişler. Padişah: "sen de kimsin, bize ne söylemeye çalışıyorsun?"
Çocuk cevap vermiş:
"Padişahım, ben Hızır. Size nasihat vermeye geldim.
Senin bu ilk vezirin babası kasaptı. Aklı fikri kesmekte doğramakta. Sen bunu saraya kasap yap. Bundan vezir olmaz.
İkinci vezirin babası aşçıydı. Onun da aklı fikri haşlamakta pişirmekte. Bundan da vezir olmaz.
Üçüncü vezirin babası mübarek bir adamdı. İşte herşey aslına döner. Sen onun sözünü dinle, bu adamı affet."
Yönetenlerin etrafını çapsız yalakalar almaya başladıktan sonra hiçbir şey düzgün gitmiyor. İyi ki hala köşe de merhametli vicdanlılar var.
Nurdoğan AKTAŞ
E-Mail: nurdoganaktas@hotmail.de