Geçen sayıda Aşık Reyhani Ağabey'le bir aşığımızın atışmasını yazmıştım. Bugün de devamını anlatmaya çalışayım.
Bir yıl sonra yine aynı aşıkla atışma yapacak Reyhani Ağabey ama bu sefer başka bir şehirde. Atışmaya Reyhani Ağabey'in başlamasını istiyor aşık. Reyhani Ağabey'in aklı de geçen seneki meselede, başlıyor. Şöyle diyor mesela;
Alıyor sazını öteki aşık. Hişt ve kışt kafiye. Ona uygun kafiye bulması lazım, güzel kafiye de yok. Var da...
"Benden günah gitti " diyor, mesela şöyle söylüyor;
Aşık Reyhani Ağabey sazı bırakıyor, seyirciye dönüyor. "Oldu mu şimdi? Ben ona hişt, kışt dedim, gayet masum. O bana hakaret etti, yakıştı mı?"
Seyirci Reyhani Ağabey'i alkışlıyor, yakışmadı sesleri arasında.
Öteki aşık "Ben başlatmadım, o başlattı, o zaman sözlerini geri alsın" diyor.
Zaten Reyhani Ağabey'in istediği de o, başlıyor,
Alıyor sazı aşık, başlıyor.
Tam bunu söylerken ne dediği aklına geliyor. İkisi de yanyana sandalyede oturuyorlar. Aşık elinin tersiyle Reyhani Ağabey'e bir vuruyor...
Sonra karakolluk oluyorlar tabi. Reyhani Ağabey komiser'e ta Erzurum'dan, yaptıkları geceden başlıyor anlatmaya ve o güne geliyor. Komiser "siz arkadaşsınız, olmuş bir şey, barışın. Aşık sana bir elbiselik kumaş alsın" deyince , öteki aşık komiserin kulağına eğilerek "Söyle de ucuzundan istesin"
..
Reyhani Ağabey Alvar'lı ya.
Reyhani Ağabey saz çalmaya başladığı zaman Alvarlı Muhammet Lütfi Efendi'ye götürüyorlar. "Yaşar saz çalıyor" diye. Alvarlı Hoca dinliyor küçük Yaşar'ı ve "bu saz çalsın" diyor.
...
Reyhani Ağabey atışmalarında ve irticali şiirlerinde görüleceği üzre çok hazırcevap bir kişiydi. Bu da elbette zeki ve bilgili oluşundan ileri geliyordu. Kendine güveni de tam dı.
Reyhani Ağabey Bursa'da ikamet ediyordu, biz de Rasim'le yanına ziyaretine gider, bazen de Eskişehir'e getirirdik. Bazen yalnız giderdim, bir defasında Prof. Dr. Selahattin Turan Bey ile götürmüştük Bursa'ya. Her halde en az on defa gidip gelmişizdir. Osmangazi Üniversitesi'nde, Türk Ocağı'nda aşıklık geleneğini anlatmışlardı Rasim Köroğlu ile beraber.
Çok hazır cevaptı demiştim.
Bir defa Bursa'dan gelirken yolda mola verdik. Reyhani Ağabey rahatsızlıklarından yakınıyor; "Midem, kâlbim, romatizma" vs dedi, Rasim'de "Ağabey bu memleket için kafa yoruyorsan hasta olmak son derece normal" deyince, Reyhani Ağabey, "Haklısın" dedi, yaşlı bir siyasetçimizin adını vererek "Bak ........... seksen yaşında, ama sapasağlam." demişti.
Reyhani Ağabey'in bütün şiirlerinin ayrı ayrı hikayesi vardır, keşke hepsini kendisinden dinlemek mümkün olsaydı da kayıt altına alınsaydı.
Film sanatçısı Hüseyin Baradan'ın kokteyli var, Reyhani Ağabey kokteyl için "ayakta yenilen yer" demişti. Tahir Kutsi Makal da Reyhani Ağabey ile gidiyor. Orada yazar, çizer,, sanatçı bir çok insan var, Yaşar Kemal de orada. Yaşar Kemal'e Reyhani Ağabey'i uzaktan göstererek "şu aşıkla bir dalga geç" gibisinden bir şeyler söylüyorlar. Yaşar Kemal de Reyhani Ağabey'e "siz Erzurum'lu imişsiniz, tek kaptan yemek yiyormuşsunuz. Hiç kavga etmiyor musunuz?" diye sorunca Reyhani Ağabey "Doğru, biz tek kaptan yeriz, biz de fakirlik var, tabak bulsak kaşık bulamayız, kaşık bulsak tabak bulamayız. Hem biz ayrı tabaktan köpeklere veririz, aynı kaptan versek kavga ederler, hırlaşırlar" deyince Yaşar Kemal kendisini Reyhani Ağabey'e gönderen insanlara dönüyor "Beni ne hale düşürdüğünüzü gördünüz mü?"
Gözü sürme bilmez elleri kına
Esans kolanyayı sürmez sevdiğim
Çalar saat aldım kurmayı bilmez
Yavrusunu taş dibine yatırır
İplik düğümleyip günleri sayar
Gündüzleri rüzgarlardan sorarak
Belki şimdi tandır yakmış oturur
Dumanı bacadan çıkanım ah ah..
Reyhani Ağabey Eskişehir'de Tıp Fakültesi'nde ameliyat olacak, akşam saat 18.00 de ücretli ziyaret oluyor o tarihlerde. Ben de yanıma birilerini alıyor, her akşam ziyarete gidiyorum. Bize şiir okuyor, hatıralarını anlatıyor, dinliyoruz, gülüyoruz.
Azrail gelmiş de canım almaya,
...
Reyhani Ağabey'e ziyarete gidiyoruz, hasta Reyhani ise şiir götürülür .
Bir kaç Kerkük Hoyratı okudum bir gün, dedim ki;
Bir başkası şöyleydi;
Reyhani Ağabey okuduklarımı dinledi, "al eline kağıdı kalemi" dedi va o söyledi ben yazdım.
Feyzi Halıcı Ağabey'i kastederek;
Rasim Köroğlu'nun sıkıntılı zamanlarıydı;
05.04.2002 diye tarih atmışım bu yazdıklarıma.
TRT ye bir programa gitmiştik, orada bir arkadaş Reyhani Ağabey'den bir dörtlük okudu. Dörtlük şu;
Şiir çok güzel ama devamını da bilmiyor arkadaşımız.
Eskişehir'e döndüm, Reyhani Ağabey'i aradım. Aklımdan geçen de şu; bu kıtayı okuyayım, devamını da Reyhani Ağabey getirir, şiirin tamamını öğrenmiş olurum. Okudum bu kıtayı, Reyhani Ağabey dinledikten sonra "İyi başlamışsın şiire, bakalım devamını nasıl getireceksin?"
O kadar çok şiir söylemiş ki Reyhani Ağabey kendi şiirini bile hatırlamadı.
...
Reyhani Ağabey çok bilgili, dolu dolu bir insandı. Alvar Köyünden Amerika'ya, Avrupa'dan Asya'ya uzanan bir hayatı olmuştu.
Feyzi Halıcı'nın ifadesi ile yirminci yüzyılın en güçlü aşığıydı.
Mekanı cennet olsun.
Aşık Yaşar Reyhani
Bu şiir el yazısıyla rahmetli Rasim Köroğlu'nun notları arasında bulunmuş ve üzerine "Aşık Reyhani'nin son şiiri" bilgisi düşülmüştür.