
Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesini takiben
Osmanlı Ordusunda görevliyken, Ermeni silahlı çete gruplarına geçen
Osmanlı tebaası nice Ermeni sayesinde,
Rus Kafkas Ordusu ile koordineli hareket eden
Taşnak Örgütünün etkinliği daha da artmıştı.
GİRİŞ…
Asılsız Ermeni iddialar kapsamında hazırlanan bu makale dizisinin ilk iki bölümü olan son iki makalede Rusya’da 1917 yılında Çarlık monarşisinin sona ermesiyle sonuçlanan Şubat Devrimi, bundan sekiz ay sonra meydana gelen ve Rusya’daki merkezî idarenin Bolşeviklerin eline geçmesiyle sonuçlanan Bolşevik Devrimi ve Rusya’da meydana gelen bu gelişmeler üzerine Rus Kafkas Cephesinin çökmesi, 1915 baharında Van’da meydana gelen Ermeni İsyanı esnasında Van ve kazâlarında Ermeni milislerin yaptıkları Müslüman katliamı ile bu konuya, arşivlere ve politikacıların konuya ilişkin yaklaşımları hakkında ABD’li Orta Doğu tarihçisi Prof.Dr. Justin McCarthy’nin tespit ve değerlendirmelerinden bahsedilmişti. Bugünkü makalemizde de Tehcir ve saiklerinden bahsedilmektedir.
SAİK…
Saik; literal olarak insanın iradesini dışa yansıtan bir söz ya da eyleme sürükleyen ve götüren durum, sebep, duygu ve düşünceler gibi anlamlara gelir. Saik, bir insan iradesinin söz ya da eylem dış dünyaya yansıtılmasında etkili olan düşünce ya da mülâhazalardır.
Faili etkileyen saik ya da falinin saiki meşrû (hukuk düzeni ve ahlâka uygun) olabileceği gibi, gayri meşrû (hukuk düzeni ve ahlâka aykırı) da olabilir. Bu nedenle fâilin saiki, söz ya da eylemine meşrûluk ya da gayri meşrûluk niteliği kazandırır.
Sâikin meşrû olması durumunda herhangi bir sorun olmaz, problem de yoktur. Saik gayr-i meşrû olur, irade de bunu söz ve davranış ile dışa yansıtır ve olumsuz sonuçlar doğurursa bu durumda fail cezaî, idarî ya da sosyal yaptırımlara muhatap olur. Bu ifadeyi tersinden değerlendirecek yahut ifade edecek olursak failin söz ya da eylemi olumsuz sonuçlar doğuracak nitelikteyse bu durumda failin bu sonuca sebep olan saiki de gayri meşrû olacaktır.
Bu detaylı açıklama bağlamında Osmanlı Devleti savaşa girdikten sonra tebaası olan kimi Ermenilerin, Osmanlı Devleti’nin savaş hâlinde olduğu Rusya’nın silahlı unsurlarına, onlarla ve onlarla işbirliği içinde hareket eden Rusya tebaası Ermeni çetelerle Osmanlı Devletine karşı ortak hareket etmesi ve savaşa taraf olması cürüm olduğu gibi bu şartlar altında Osmanlı yönetiminin devletin bekası ve toplumun da güvenliği için Sevk ve İskan Kanunu çıkarması son derece normal bir uygulama ve tedbirdir.
Kezâ, savaşın son yılında da Rus Kafkas Cephesinin çökmesi üzerine işgâl altındaki Osmanlı topraklarında yönetimi üstlenen Ermeni silahlı unsurlar nedeniyle bölgede Türk ve Müslüman ahâlinin Ermeni terörüne muhatap olması sonucu Kafkas Cephesi’ndeki Türk birliklerinin işgâl altındaki vatan topraklarını işgalden ve mazlum yerel Müslüman ahâliyi de zulümden kurtarmak üzere 12 Şubat 1918 tarihinde başlattığı ileri harekâtı da bu kapsamdadır ve meşrûdur.
TEHCİRE UZANAN SÜREÇ …
- Cephe gerisindeki terör faaliyetleri…
Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmiş olmasını fırsat bilen ve tebaası olan Ermeniler isyan hareketlerini, Kafkas ve Kanal (Sina) Cepheleri gerisindeki terör faaliyetlerini yoğunlaştırınca bu ihânete varan eylemlere karşı bu Cephelerin emniyete alınması kaçınılmaz bir zorunluluk olmuştu.
- Silahsızlandırma tedbiri…
Bu çerçevede Harbiye Nâzırı Enver Paşa, ilk önce Osmanlı ordusunda mevcut olan Ermeni tebaaya mensup çok sayıda askerin silahsızlandırılması emrini vermiştir.
- Taşnak örgütünün artan etkinliği…
Bu süreçte Osmanlı Ordusunda görevliyken bu Ermeni çete ve milis gruplarına geçen Osmanlı tebaası nice Ermeni sayesinde, Rus Kafkas Ordusu ile koordineli hareket eden Taşnak Örgütünün etkinliği daha da artmıştı.
- Sınırın ötesindeki Ermeni milis gruplar…
Sınırın ötesindeki Ermeni milis gruplar ise şu şekildeydi:
- (Kuzey) İran’da Antranik [1] komutasında,
- Iğdır’da Armen Garo komutasında,
- Kağızman’da Amazasp [2] komutasında,
- Sarıkamış’ta Keri komutasında,
- Kars’ta Canpolatyan komutasında.
Ayrıca, Gümrü’de Vartan komutasında yedek birlik, Yüzbaşı Gagemov komutasında casus müfrezesi, ilk iki birliğin Rus Kafkas 4. Kolordusu Komutanlığına, üçüncü ve dördüncü birlikler ile casus müfrezesi Rus Kafkas 1. Kolordusu Komutanının emri altında, yedek birlik de Gümrü’deki Garnizon Komutanına bağlı durumdaydı.
- Osmanlı istihbarâtının tespitleri…
Osmanlı istihbarâtı, durumu savaşın başından beri dikkatle izlemiş, Osmanlı Genelkurmayı da 25 Şubat’ta ilgili makamlara gönderdiği bir tâlimatla Ermenilerin isyan hazırlığı içinde bulunduğunu, bu yüzden onların silahlı hizmetlerde/görevlerde kullanılmamasını, yetkili birlik komutanlarının silahlı saldırı ve direnmeleri bertaraf etmeleri, gerekirse sıkıyönetim uygulamaları, ancak fiilî saldırı olmayan yerlerde ahâliye iyi muamele yapılarak onların sadâkâtten ayrılmamaları ve isyana katılmamalarının sağlanmasını belirtmiştir.
Not: Devam edecek
© 2025. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
SONNOTLAR
[1] Antranik Ozanyan (1865-1927). Ermeni gerilla lideri ve Rus Ordusunda Ermeni gönüllülerinden oluşan birliklerden birinin komutanıdır. Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde doğmuştur. Taşnaksutyun (Ermeni Devrimci Federasyonu) adlı örgüte, yaşadığı Avrupa’da katıldı. 1901 yılında Muş, 1904 yılında da Sason Ayaklanmalarına liderlik etmiş ve yönetmiştir. 1904 yılında Batılı ülkelerin arabuluculuğu üzerine Sason'dan ayrılarak Bulgaristan'a gitmiş, 22 Şubat-4 Mayıs 1907 döneminde Taşnaksutyun’un Viyana’da toplanan IV. Dünya Kongresine delege olarak katılmış, Balkan Savaşı’na kadar Avrupa’da yaşamış, Balkan Savaşında Bulgar Ordusu saflarında Osmanlı’ya karşı savaşmış, savaştaki gayretleri nedeniyle Bulgar Kralı Ferdinand tarafından kendisine “Cesaret Haçı” verilerek ödüllendirilmiş, Birinci Dünya Savaşı’nın ilk günlerinde Bulgaristan’dayken hemen Tiflis’e dönmüş, 12 Ağustos’ta Kafkasya Rus Ordusunun Başkomutanı Vekili General Mişlayevski ile görüşmüş ve ilk Ermeni Gönüllü Alayını örgütlemek ve başına geçmekle görevlendirilmiştir. Mart 1915 ayında Van'da başlatılan Ermeni İsyanı’nı desteklemiş, 18 Nisan 1915 tarihinde Dilman'da Albay Halil (Kut) Bey komutasındaki Osmanlı kuvvetlerini yenilgiye uğratmış, Ocak 1916 ayında Rus Ordusu ile birlikte Bitlis’e girmiş, 1915 yılı yaz mevsiminin Van Olayları 'na misilleme olarak kenti yakmış ve sivil halktan çok sayıda kişiyi öldürtmüş, bu nedenle Rus Divan-ı Harbinde yargılanıp tutuklandıysa da daha sonra rütbesi iade edilmiştir. 14 Mart 1917 tarihinde Çarlık Monarşisinin yıkılmasının ardından, Anadolu'daki düzenli Rus birlikleri de dağılmaya başlamıştı. Kafkasya Cephesi komutanı Tuğgeneral Lebedenski, Anadolu'da Ermeni birliklerinden savaşan diğer silahlı birliklerin kalmaması üzerine Ocak 1918 ayında Antranik'i tuğgeneral ilan etmiş ve Erzurum'u savunmakla görevlendirilmiştir. 2 Mart’ta Erzurum Merkez Komutanlığını üzerine almış, Osmanlı birlikleri Erzurum’a yaklaştıkça Antranik komutasındaki Ermeniler de katliamlara başlamıştır. 12 Mart’ta Osmanlı birlikleri Erzurum’a girerken kaçan Ermeni askerleri de arkalarında harap olmuş bir şehir, kadın, çocuk, ihtiyar çok sayda ölü bıraktılar. İlerleyen Kafkas İslam Ordusu karşısında General Dunsterville komutasındaki İngiliz birlikleri ile birleşmek için İran Azerbaycan’ına çekilmiş, fakat Hoy şehri yakınlarında Ali İhsan Sabis Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri karşısında 9 Haziran’da yenilerek Nahçıvan’a çekilmiştir. 28 Mayıs’ta kurulan Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti ile Batum Antlaşması’nı imzalayınca Ermenistan yönetimiyle bağlarını koparmış, Ermenistan Cumhuriyeti’nin bu şartlar altında varlığını reddederek Culfa ve Nahcivan bölgesinde Türk ve Azerbaycanlı milislere karşı düzensiz savaşı sürdürmüştür. Osmanlı kuvvetlerinin Nahcivan ilerlemesi üzerine Zengezur Dağlarına çekilerek gerilla harekâtı başlatmış, İngilizlerin müdâhalesi üzerine Ermeni Hükûmetiyle barışmaya razı olmuş, ancak Nisan 1919 ayında yeniden isyan edip Erivan üzerine yürümüşse de iknâ edilerek yurt dışına çıkarılmıştır. ABD’ye, oradan da Fransa’ya gitmiş ve oraya yerleşmiştir. Müttefiklere savaş boyunca yaptığı yardımlardan dolayı Fransa Cumhurbaşkanı Poincare tarafından “Legion d’honneur” madalyası ile ödüllendirilmiştir. 1927 yılında ölmüştür. Naaşı da Paris’e getirilerek buraya gömülmüştür. SSCB döneminde “Antranik” adı Sovyet Ermenistan’ında siyasî açıdan sakıncalı olmasına karşın 1990 yılında Ermenistan'ın bağımsızlığını kazanmasından sonra yeniden millî kahraman ilan edilmiştir. Naaşı Paris’ten Erivan’a getirilmiş, heykeli de Erivan’ın ana meydanına dikilmiştir.
[2] Amazasp Srvandztyan (1873-1921); Ermeni millî hareketinin ve Taşnak Partisinin liderlerinden biri, Ermeni çete lideri ve terörist. 1870 yılında Van bölgesinde doğdu. 1885 yılında Osmanlı Devleti sınırları içinde kurulmuş bir siyasî parti olan Armenakan’a gençliğinde katılmışsa da daha sonra Taşnaksutyun Partisine katılmıştır. Ermeni millî hareketinin hızlanmasından sonra bu harekete katılmış ve Osmanlı Devleti’ne karşı yapılan askerî operasyonlarda yer almış, çeşitli zamanlarda sivillerin katledilmesinin ana fâillerinden biri olmuştur. Van, Erivan ve Şuşa şehirlerde yaşayan Müslüman ahâliye yapılan katliama liderlik etmiştir. İcra ettiği terör faaliyetlerinin en önemlilerinden birini Azerbaycan’da gerçekleştirmiştir. Rusya İmparatorluğuna egemenliğindeki Gence’de yaşayan Müslüman halka yönelik katliam yapan Amazasp, 1905 katliamlarına da katılmıştır. Şuşa’daki Azerbaycanlı Türklerine etnik temizlik yapmak için uzun süredir hazırlanan ve modern silahlarla da donatılmış olan Ermeni siyasî partilerinin silahlı gruplarına komuta etmiştir. Şuşa’daki kolluk kuvvetleri 16 Ağustos 1905 tarihinde bir Ermeniyi silahsızlandırmaya çalışırken o Ermeni direnince öldürülmüş, bunun üzerine bu olayı istismar eden kentteki Ermeni ahâli, bu cinayet nedeniyle kentteki Azerbaycan Türklerini suçlayarak katliam yaparlar. Ermeniler Temmuz 1906 ayının ikinci haftasında Suşa’da ölen bir Ermeninin cesedini provakatör Ermeniler 12 Temmuz’da kentin valisi Goloşşapov’a göstererek maktulün kısa süre önce Türkler tarafından öldürüldüğünü iddia ederler. Bu iddiaya inanan Vali’nin emriyle kolluk kuvvetleri kentte Türklerin oturduğu Kumluk ve Koçarlı mahâllelerini bombalar, evler yakılır ve yıkılır. Bu da Şuşa’da ikinci Türk katliamı olur. Amazasp tarafından Azerbaycan Türklerine karşı işlenen suçlar sadece Karabağ bölgesi ile sınırlı kalmamıştır. Amazasp I. Dünya Savaşı’nın başlangıcında, 3. Ermeni Gönüllü Taburunun komutanı olarak Kafkas Cephesindeki muharebe ve çatışmalara katılmış, Pek çok savaşta yer aldı ve Ermeni nüfusunun Basen (Pasinler-Erzurum) ve Eleşkirt’ten (Van) güvenli bir şekilde göç etmesini sağlamıştır. Mayıs 1915 ayında Rus-Ermeni birlikleri tarafından gerçekleştirilen Van Kuşatması’na gönüllü olarak katılmış, Haziran 1915 ayında Bitlis’te, Ekim 1915 ayında da Haziran’da (Bitlis) Türk ve Rus birlikleri arasında gerçekleşen muharebelere katılmıştır. Rusya’nın başkenti Petrograd’da 1917 yılında gerçekleşen Şubat Devrimi’nden sonra, Amazasp, Rus birlikleri Ocak 1918 ayında Kafkas Cephesinden ayrılıncaya kadar Eleşkirt’in askerî polis komutanı olarak görev yapmıştır. 3. Ordu işgâl altındaki vatan topraklarında Müslüman ahâliye yönelik devam eden mezâlimi durdurmak üzere 12 Şubat 1918 tarihinde başlattığı ve 14 Mart’ta da Savaşın başından beri işgâl altında olan vatan topraklarını kurtarması sürecinde Amazasp da emrindeki kuvvetle Kafkasya’ya çekilerek terör eylemlerini burada sürdürür. Amazasp Mayıs 1918 yılında Kuba bölgesindeki yerel halka yaptığı katliam ile de kötü şöhret sahibidir. Kuba’ya 800 kişilik bir grupla saldırıp 3 binden fazla sivili katletmiş ve 105 evi de yıktırmıştır. Bakü Sovyeti’nin kurulmasının (02.11. 1917) ardından emrindeki kuvvetle Bakü’ye gelerek (25. 04.1918) Taşnak Ermenileri ile birlikte çalışmaya başlar. Kafkas İslam Ordusu’nun Gence’den Bakü istikâmetinde başlattığı harekât esnâsında bu ordunun birlikleri ile Bakü Komünü birlikleri arasında 27 Haziran-2 Temmuz 1918 döneminde gerçekleşen Gökçay Muharebesi’nde de Amazasp aktif rol almış ve bu muharebede Bakü Komünü bünyesindeki Ermeni silahlı unsurlarına liderlik etmiştir. Amazasp’ın grubu ayrıca Yevlak ve Gence şehirleri civarında da Kafkas İslam Ordusu ve AHC birlikleri ile çatışmıştır. Bakü’nün 15 Eylül 1918 tarihinde Kafkas İslam Ordusu tarafından zapt edilmesi üzerine Amazasp İran’a geçmiş, orada bir süre kaldıktan sonra Ermenistan’a dönmüş, burada 26 Mayıs 1918 tarihinde kurulan Ermenistan Cumhuriyeti emrinde çeşitli görevlerde bulunmuş, Ermenistan’ın Aralık 1920 başında Kızıl Ordu birlikleri tarafından işgâlinin ve ülkede Sovyet iktidarının kurulmasının ardından yeni hükûmete yardımcı olmak amacıyla Erivan’a geldiğinde tutuklanmış ve iki ay hapis yattıktan sonra 18 Şubat 1921 tarihinde ülkedeki Sovyet yönetime karşı başlatılan ve fakat başarılı olamayan anti-Bolşevik nitelikteki Şubat Ayaklanması esnâsında hapishânedeyken vahşi bir şekilde öldürülmüştür.