Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesinde de Cumhuriyet Halk Partisi’nin altı okunda da Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri karşımıza çıkar.
*Cumhuriyetçilik
*Milliyetçilik
*Laiklik
*Halkçılık
*Devletçilik
*İnkılapçılık
5 Şubat 1937’de anayasada değişiklik yapılarak Türkiye Devletinin cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçı olduğu hükmünün anayasaya konmasıyla devletin de resmi ideolojisi olan bu ilkeleri tartışmayacağım. Tartışmam da. Ben bu ilkelere inanan, bağlılık gösteren biriyim. Bu ilkelerin aynı zamanda bir siyasi partinin de halen ilkeleri olması o siyasi partiyi de sorumlu davranmak zorunda bırakmalıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun bu ilkelerden milliyetçilik ilkesi ile ciddi problemleri olduğunu uzun zamandır hissediyordum. Nitekim sözde Ermeni soykırımı ile ilgili attığı tweet ile beni yanıltmadı. Diğer partiler ne demiş, kim ne anlatmış umurumda değil açıkçası. Ben Atatürk’ün partisinin üst düzey isimlerine bakıyorum böyle durumlarda. Ne yapıyorlar, ne söylüyorlar derinlemesine inceliyorum. Aileden CHP’li olduğum için daha bir hassaslaşıyorum.
Tanju Özcan’ı fazla milliyetçi olduğu için disipline verenler Sezgin Tanrıkulu’nu disipline verdiler mi diye merak ediyorum. Nitekim vatandaşlık bile devlete karşı sadakat ve sorumluluk gerektirirken bu kişinin milli menfaatler ve kırmızı çizgileri kaçıncı kez çiğnediğini ben sayamıyorum artık.
Bir noktaya daha değinmek istiyorum.
Atatürk milliyetçiliği diye bir şey yoktur.
Atatürk din ve ırk ayrımından uzak dil, kültür ve ülkü birliğine inanan bir Türk milliyetçisiydi.
Bu yüzden tüm etnik kökenleri birleştirici Türk kimliğinin alt ögeleri olarak gördü. Örgün yayınevi tarafından sansürlenmeden yayımlanan Medeni Bilgiler kitabında kendi el yazısıyla şöyle ifade eder:
"Bugünkü Türk Milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkeslik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Fakat geçmişin baskıcı devirlerinin mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar birkaç düşman aleti gerici beyinsizden başka hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir etki bırakmamıştır. Bunun yanında Türkçe'de ırk kelimesinin zaman içerisinde anlamını yitirdiğini ve eski Türkçe'de "kabile, milet" anlamına gelen Urug sözcüğü yerine kullanıldığını unutmamak gerekiyor. Sinan Özbek'in Irkçılık kitabında konunun detayları açıklanıyor. İsteyen okuyabilir. Sonuç olarak Atatürk Türk milliyetçisiydi. Ancak onun Türk milliyetçiliği hem Türk-İslam sentezinden hem de Turancılıktan keskin çizgilerle ayrılıyordu.
O millet kavramının önemine inanan biriydi.
Atatürk Milliyetçisiyim ifadesi Atatürk'ün çizgisinde, onun yorumladığı tarzda Türk Milliyetçisiyim anlamına gelir.
Ama özünde ayrı bir tanım değildir.
Atatürk'ü iyi okumak, iyi anlamak gerekiyor.
Atatürk’ün partisinde de Atatürk’ü benimsememiş insanların yer almaması gerekiyor.