Adem kelimesinin insan türünü anlatan ayetler ışığında yaratılışımızın bu Dünya’da olduğunu anlattığım bir önceki paylaşımımdan sonra bugün de Adem kelimesinin birey ve insan olarak kullanıldığı ayetler ışığında ilk insan(!) Adem babamız, Havva annemiz ve Adem Peygamberimizi işleyelim.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki ilk insan, insanlığın veya insan türünün tek bir insandan türemesi diye bir şey söz konusu değildir. Adem babamız ve Havva annemiz şeklinde kullandığımız tanımlamalar kültürel açıdan bir anlam ifade etse de biyolojik ve evrimsel açıdan bilimsel bir değer taşımamaktadır. Dahası Kur’an’dan da delil bulamaz!
Bu pasajda bilimsel adıyla Homo sapiens olarak tanımlanan insan türünün tek bir insandan türemesinin mümkün olamayacağını kanıtlarıyla ortaya koyacağım. Zira aksini iddia etmek, ne bilimsel olarak ne de akıl mantık çerçevesinde bir izahla olası değildir. Bu durumda tek bir geçerli argüman kalmaktadır. O da dinî izahlar ya da inanca dayanan açıklamalardır. Ki onlar, “Tanrı ilk insan olarak Adem’i yarattı. Onun kaburga kemiğinden eşini yarattı. Onların biri kız, diğeri erkek doğan ikiz çocuklarının çapraz kardeş evliliklerinden insanlık neslini türetti!” şeklinde izahlardır…
Peki o açıklamalardaki iddialar doğru mu? İspata ihtiyaç duyar mı? Elbette ki, hayır!.. Çünkü inanç, dogma’dır. Somut olarak ispata ihtiyaç duymaz, deneylerle ispatlanmak zorunda değildir! İşte bu kıskaç, din bilim çatışmasını doğurur. Neticede ise dindarın bilime mesafeli olma veya tersinden yaklaşmak gerekirse bilim insanının dine mesafeli kalma zorunluluğunu getirmektedir. Çünkü iddialı ama ispat edilemeyen izahlar seni inanmak zorunda bırakmaktadır.
Bilimin ispata ihtiyacı varken, inancın ispata ihtiyacı olmaz! Bilime, akla, mantığa ve vicdana aykırı gelen dinî açıklama ve izahları reddetmek ise insanı dinden çıkmaktan korkuttuğu için soruna en kolay çözüm, din ve bilim disiplinlerini ayırmak olarak görülmüştür.
Bu ayrım da ruhbanlık sınıfını doğurmuş ve geleneksel din sunumları ile bilimsel açıklamalar çatışır hale gelmiştir. Sonuçta üzülerek belirtmek gerekirse ülkemizde, bilimsel sunum yapan ilahiyatçılar dahi tekfir edilir pozisyona gelmiştir. Konunun bu anlamdaki risklerini de ortaya koyarak dinî anlatıların hepsinin vahye uygun olmadığı gerçeğini de göz önüne sererek olaya açıklık getirmeye devam edeceğim.
Konumuz kapsamına giren “İlk insan ve ondan eşini yaratma” ile “Kardeş evlilikleri” iddialarına yönelik sorulara o zevatın vereceği cevap ne?
-Allah dilerse öyle yapar. Mucize olarak Adem’den eşini yaratmıştır! Sen Allah’ı mı sorguluyor ya da Allah’ın buna gücünün yetmediğini mi iddia ediyorsun? Bunu kimse sorgulayamaz!
-Allah zamanın şartları gereği Adem’e gönderdiği vahiyle kardeş evliliğine izin vermiş! insan İnsan nesli çoğalınca bu defa diğer peygamberler aracılığıyla da kardeş evliliğini yasaklamıştır.
Şimdi yukarıda beyan ettiğim cümleyi tekrar ediyorum. İnsanlık ya da bilimsel adıyla Homo sapiens olarak tanımlanan insan türü tek bir insandan türemiş olamaz, bu mümkün değildir!
Şöyle ki;
1-İnsan türünün kromozom formülü erkek için 44+XY ve dişi için 44+XX olmak üzere, toplam 46 kromozoma sahiptir. Türümüzün sağlıklı bireylerinde bütün vücut hücrelerimizin kromozomları böyledir. Eğer Adem’in kaburga kemiğinden Havva yaratılmışsa, gonozomal kromozom dediğimiz ve Adem’in kaburgalarında XY olarak vücut bulan kromozom takımı nasıl oldu da Havva’da XX olarak vücut buldu?
Mitoz bölünmelerle çoğalan hücrelerimizde çekirdek ve kromozom içeriği yeni oluşan hücrelere değişmeden aktarılmaktadır.
2-Rh faktörüne girmediğimiz varsayımıyla, kan grupları genetiğimizde dört çeşit kan grubu vardır. Bu dört çeşit kan grubunun ortaya çıkması için insanlığın kök ebeveyn olan Adem ile Havva’nın AO ve BO genotipine sahip olması lazım. Ancak o şartlarda insan türü için dört çeşit kan grubu ortay çıkabilecektir. Buraya kadar her şey normal ve olabilir diyebilirsiniz. Fakat esas problem bundan sonra, siz oraya dikkat kesilin lütfen!
Eğer Adem A kan gruplu ise genotipi AO; Havva B kan gruplu ise genotipi BO olmalı ya da tam tersi! Yani Adem B kan grubu(BO)ndan, Havva A kan grubu(AO)ndan olmalı!
Havva, Adem’den yaratıldıysa bu durumda bu iki zıt kan grubunun aynı kişide olması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır ki, bu da mümkün değildir.
Zıt grup olan ve birbirlerine karşı antikor üreten A ve B kan grupları, bir ünite kan olarak insana nakil yapıldığında dahi onu öldürürken, nasıl oluyor da aynı kişide bu iki zıt kan grubu bulunabiliyor?
Bir kan grubunun hem antijeni, hem de antikoru aynı insanda bulunamaz. O nedenle insanlık tek bir insandan türemiş olamaz. Hele hele ondan, asla zıt kan gruplu bir eş ortaya çıkarılamaz!
Bunlara verilecek cevap ise “Allah dilerse öyle de yapar! Allah’ın gücü ona da yeter!” İyi de onların cevabındaki tanrı, illüzyonist bir tanrı olarak karşımıza çıkarılmaktadır. Şapkadan tavşan çıkaran bir sihirbaz gibi istediğini, kuralsız ve ilkesiz olarak ortaya çıkaran bir tanrıdır! Bizden öyle bir tanrıya inanmamız istenmektedir! Kusura bakmasınlar ama adına Allah deseler de o Allah değildir. O, insanların yani ruhbanların yarattığı tanrıdır!
Çünkü Allah, Enfal-42’de inanan ya da inanmayan insanın delille inanmasını veya inanmamasını istemektedir.
Çünkü Allah, Hud-56’da kendisinin sırat-ı müstakim, yani dosdoğru bir yol üzere olduğunu beyan ediyor.
Çünkü Allah, Fatiha-6’da biz inanan kullarından da sırat-ı müstakim üzere olmamızı istiyor.
Çünkü Allah, Fatır-43’te kendisinin sünnetullah dediği, doğa ve insan kitabı ayetlerinde asla bir şaşma olmayacağını, onların da kendi yarattığı bilimsel kurallar manzumesinde yaratılacağını ve şekilleneceğini anlatıyor.
Çünkü Allah, onlarca ayette peygamberlerin, kendinden önceki peygamberleri tasdik ederek geldiklerini beyan etmektedir. Asla vahiy olarak gönderilen bildiri ve öğretilerin birbiri ile çelişmediğini, peygamberlerin öncekileri tasdik ederek gönderildiğini bilmek ve anlamak açısından Maide-46 ile Al-i İmran-3 ve 81. Ayetleri okumanızı öneririm.
Allah tasavvurunun ve Tevhid inancının tam ve doğru bir şekilde zihinsel kodlara yerleşmesi, ancak ve ancak vahyin inşa ettiği bilinçle doğru konumlanabilir. Peygamberler filozof değilken, vahiy onların iddialarından ortaya çıkan tez ve anti tez değilken;
Nasıl oluyor da kendini din adımı yerine koyan veya o sıfatla anılan şahıslar, peygamberlerin öncekini yalanlar mahiyette yeni vahiyle eskiyi ortadan kaldırdığını bizlere aktarabiliyor? Ne cüretle kardeş evliliğine Allah’ın önceden izin verdiğini ve ensest ilişki ile insanlığın türetildiğini iddia edebiliyor? O soruları da ben siz değerli okurlarımın belleğine emanet ediyorum.
O halde görüldüğü gibi ilk insan ya da insanlığın atası kavramı, dini ve bilimsel gerçeklik temeline oturmamakta, kültürel açıdan bir önem arz etmektedir. Adem ile Havva, sembolik atalarımızdır. Ayrıca eğer, ilk insan kavramı kabul görecekse o erkek değil, kadın olmalıdır! Çünkü her yeni doğanın bir rahimde embriyonal gelişime ihtiyacı vardır! Çamur karıp heykelden insan türetmenin ve ondan kuralsız ve ilkesiz bir şeklide eş var etmenin bir anlamı yoktur! Esas bu anlayış, Allah’ı aciz konuma düşürmektir. Bir insan yaratan Allah, ikinci bir insanı yaratmaya muktedir değil midir de ondan eşini yaratmaktadır!?
Yüce Rabbimiz, yaratılışa dair bilgiler içeren Araf-189 ve Nisa-1. Ayetlerinde çoğul ifade kullanarak “sizi” buyurmakta ve pek çok insan yarattığını beyan etmektedir. Ayrıca o ayetlerde geçen sizi, ifadesi bütün insanlığı içine alır ve Adem ile Havva kapsam dışı değildir. “Onlar hariç sizi” veya “siz hariç onları” tarzında anlamamızı gerektirecek bir durum söz konusu değildir. Ayetlerde geçen parantez içi çeviriler, ayetin anlamı değil dinî öğretilere dayanan ön kabullerin gerekliliğidir.
İşte evrim, inanan insanı o açmazlardan kurtarır ve o çevirilerdeki hataları yakalattırır.
Yüce Tanrımız, Ali İmran-33’te ise kendi isteği ve arzusuna göre, seçtiği diğer peygamberler gibi, yarattığı o pek çok insan içinden Adem’i peygamber olarak seçtiğini de açıklamaktadır. Tek kişi yaratıp onu seçmek akla mantığa aykırı değil midir? Evcilik oynayan bir Allah anlayışını ortaya çıkarmanın anlamı yoktur. Seçim, çokluk içinden yapılır. Bu detay dahi ilk insan kavramını çürütmektedir. İnsanlık evrimsel süreçle yaratılmıştır.
Beşer kavramı ile anılan insanımsı Homo türleri arasından anlam yükünü kaldıracak görevli olarak Homo sapiens (düşünen insan) seçilmiş ve onların içinden de Adem peygamber elçi olarak seçilmiştir.
Bu yazdıklarımın neresi dine, bilime ve akla aykırıdır? Lütfen çelişkili gördüğünüz alanları yorumla belirtiniz…