Kapıların Ardı

Kapıların Ardı
12-03-2025

Namaz kılmak için girdiğim caminin bir bölümündeki kapıda “Lütfen kapıyı açmayınız. Arkada hiçbir şey yok.” yazıyordu. Ortada bir kapı varsa o açılmak içindir ve arkasında ne olduğu hep merak konusudur. Görevli sürekli açılan kapıdan rahatsız olmuş olacak ki böyle bir yazı yazmak durumunda kalmış.

Bu kapıdan hareketle Ramazan’ın gelişiyle önümüze çeşit çeşit kapılar açılıyor diye düşündüm. İlki oruç kapısı. O kapıyı merak edip giriyoruz içeri. Açlık karşılıyor başta ancak günler ilerledikçe, bir dinçlik, tazelik kaplıyor insanı. Oruçla geceler ve gündüzler daha bir canlanıyor. Tekdüzeliğin tozunu atıyor üstünden.  Sahurda yanan ışıklar pencerelerden değil kalplerimizden yayılıyor sokağa. Oruç kapısından girenler, cennete giden yollardan birini seçmiş oluyor.

Namaz kapısı ikincisi.  Bu kapıyı her gün beş defa açanlar bir de teravihi ekliyor yanına. Teravih sonrası sanki bir yıldız beliriyor gökte kılanlar adına.

Kuran kapısı üçüncüsü. Bu kapı daha çok açılıyor Ramazan’da. Mukabelelerden, evlerden, camilerden yükselen sesler dolduruyor semayı.

Sadaka, fitre, zekat kapısı açılıyor. Zengin fakir arasındaki makas kapansın istiyor İslam. Verildikçe artıyor bereket. Vermek eksiltmiyor hiç vereni. Bereketten bir gül katmer katmer açılıyor etrafımızda.

Açılan kapıların arkasında nice ahiret nimetleri bize gülümseyerek bakıyor. Kapılar bir bir açıldıkça ruhumuz şenleniyor. Nerde o eski ramazanlar demeye gerek kalmıyor. Ramazan her daim yeni, farklı ve dipdiri olarak geliyor bize. Elbette ki çocuklukta yaşanan Ramazan diğerleriyle bir olmuyor. Onlar en çiçekli haliyle anılarımızın başköşesinde duruyor yıllardır. Ancak her Ramazan kendi içinde ayrı bir neşe, ayrı bir kıvamla geliyor. Değdiği gönülleri ihya ediyor. Girdiği evleri renklendiriyor yeniden. Gözlerde ışıltı, yüzlerde mutluluk oluyor.

Açtığımız kapıların ardında huzur, sekine ve sonsuz mutluluk izleri bizi bekliyor.

Artık yemeyin ve hadi buyurun yiyin emirleri arasındaki döngüde zaman su gibi akıp gidiyor. İsyan kabule, yorgunluk mutmain bir kalbe dönüşüyor. Tırtıl gibi yerde sürünürken Ramazan’daki uhrevi dokunuşla kelebeğe dönüşüyor ruhlarımız. Bunu diğer aylarda da rahatça uçabilmek için kullanacağız. Her Ramazan farklı bir renkle kanat açacağız. Ömür vefa ettikçe ve Allah’ın inayetiyle...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?