
İnsan, doğası gereği kıyaslar.
Kendini kıyaslar,
Çocuğunu kıyaslar,
İşini kıyaslar,
Arabasını kıyaslar,
Hayatını kıyaslar hatta bahçesindeki ağacını bile,
Başkalarının başarılarını, sahip olduklarını, yaşadıkları hayatı kendi hayatıyla terazinin iki kefesine koyar tartar da tartar.
Bu kıyas, kimi zaman hırsı tetikler, kimi zaman da hayal kırıklığına sürükler genelde ise bugün yaşayan toplumumuzda olduğu gibi mutsuzluğu umutsuzluğu öfkeyi intikamı tetikler.
Ancak burada sorulması gereken asıl soru şudur: Gerçek kıyas, gerçekten başkalarıyla mı yapılmalıdır, yoksa insan sadece kendisiyle mi yarışmalıdır?
Her birey, eşsiz bir yaşanmışlıkla yoğrulmuş, kendine has bir varoluş serüvenine sahiptir. Dolayısıyla, kişinin hayatını başka bir hayatla kıyaslaması, birbirinden tamamen farklı kitapları aynı sayfada okumaya, aynı anda hem direksiyonda hem de yolcu koltuğunda oturmaya benzer. Oysa kıyaslamanın tek geçerli ölçütü, geçmişteki "ben" ile şimdiki "ben" arasındaki farklar olmalıdır.
Hani her yılbaşı gecesi bir karar alırız ve bu yıl şunu şunları yapmayacağım şöyle bir insan olacağım deriz ya işte öyle bir şey.
Bir önceki kendi versiyonumuzdan daha bilinçli, daha erdemli ve daha anlamlı bir varoluşa erişebilmek, mutluluğu yakalamak asıl gayemiz olmalıdır.
Bu fikir, Antik Yunan filozoflarının da sıkça değindiği bir kavramdır. Özellikle Stoacı düşünürler, insanın kontrol edebileceği tek şeyin kendi gelişimi olduğunu vurgularlar.
Stoacılar etik kuramlarında olanaklı tek ahlakın doğal olduğunu düşünürler ve eylemleri belirleyecek olan doğal bir ahlak yasası önerirler. Doğal olan ile ahlaki olanın örtüştüğü bu etikte kişi, doğal nedenselliğe, akla ya da bütün nedenleri kuşatan kadere göre eylediğinde erdemli ve mutlu olur.
Marcus Aurelius, "Kendi ruhunu başkalarınınkiyle kıyaslama. Tek yapman gereken, dün olduğundan daha iyi bir insan olmak," derken, aslında insanın gerçek yarışının kendisiyle olduğunu hatırlatır.
Marcus Aurelius Kendime Düşünceler ne anlatıyor?
İmparator Filozofun evren, insan, doğa, akıl, yaşam ve ölüm üzerine gün gün tuttuğu notlar, her ne kadar da çok büyük sorumlulukları olan bir kişinin bir komutanın kendi kendine verdiği öğütler gibi görünse de aslında evrensel bir ders niteliği taşıyor.
Ancak burada önemli bir nokta vardır: İnsan, kendisiyle kıyas yaparken bile adil olmalıdır. Geçmişteki benliğimizi acımasızca yargılamak, hatta bazı eksikliklerimizin ya da beğenmediğimiz yanların cezasını genlerimize anne babaya, amcaya, dayıya, hatta dedemize onunda ana babasına kesmek bizi sadece kısa süreliğine içimizdeki infazdan kurtaracaktır.
Gelişim, zamanın içinden tam ortasından akar ve her insanın öğrenme süreci farklı bir ritimde ama sağdan soldan yontularak tabiri caizse bir derenin kenarındaki taş gibi iyice yuvarlanana kadar ilerler.
Önemli olan, geriye bakıp pişmanlık yerine anlayış, özeleştiri yerine farkındalık koyabilmek, o dikiz aynasından gördüklerimizle yoldaki seyahatimize yararlı öğrenimler elde etmek, iyi ki yaşamışım buradan da şöyle bir tecrübe edindim diyebilmektir.
Kendini geçmişinle kıyaslamak, ruhen büyümek içinde bir fırsattır bana göre. Fakat bu kıyas, bir yarış değil, bir farkındalık bir aydınlanma stajı olmalıdır.
Dün olduğumuz insanı anlamak, bugün kim olduğumuzu bilmek ve yarın kim olmak istediğimizi belirlemektir asıl olan. İşte gerçek kıyasın felsefi özü burada yatmaktadır.
Sonuç olarak, insanın gelişim yolculuğu kendisinin gölgesinde ilerler. Bu gölge, bazen bizden önde bazen de geride olabilir ama çoğunlukla anı yaşayan sen ve şu an bu yazıyı okuyan kendin öndesindir.
Önemli olan, onu takip etmek değil, onunla bütünleşmek ve kendi zamanımızın içinde, kendimize en iyi gelen ritmimizle arabayı yoldan çıkarmadan ilerleyebilmektir ve hayatta yol almaktır.
Freud soruna en güzel çözümü bulmuş: "Kendinizi kıyaslamak zorunda olduğunuz tek kişi geçmişteki sizsiniz. " Kendinize dönün. Kendinize sevin ve takdir edin ...
Kısaca çokta zorlamayın, akışına bırakın ve kendinizi olduğunuz gibi kabul edin.
Daha açık olmak gerekirse mutlu olabilmek adına başka çareniz de yok….