Giriş
I. Dünya Savaşı’nın sonlarında Filistin Cephesinde yaşanan ve Türk kuvvetlerinin ağır bir yenilgisiyle sonuçlanan Nablus Muharebesine ilişkin dört bölüm hâlinde yayımlanması planlanan yazımızın bugün üçüncü bölümünü (bu makale sayfasının sınırlılıkları kapsamında) okurlarımızla paylaşacağız. Yazı dizimizin ilk iki bölümünde 1916-1918 döneminde yaşanan gelişmeler özet olarak verilmiş, tarafların kuvvet durumuna değinilmiş ve bunun ardından da 19 Eylül’de gerçekleşen Nablus Muharebesi’nden bahsedilmiştir. Bugün de bahse bu muharebede yaşanan ağır ağır yenilgi sonrası Türk kuvvetlerinin kabaca bugünkü güney sınırlarımıza kadar kırk gün sürecek geri çekilmesinden bahsedeceğiz.
Nablus Bozgunu Sonrası Çekilme Harekâtı
- Birinci Safha (Deraa’ya kadar olan yerlerin kaybı. 20-23.09.1918)
Padişah Vahideddin,10 Ağustos’ta Başkomutanlık görevini üzerine aldığından, Enver Paşa Orduya gönderdiği bir emirle durumu açıklayarak, bundan böyle kendisinin Başkomutanlık Kurmay Bşk. (Gnkur.Bşk.) olarak görevini sürdüreceğini bildirmişti.
7. ve 8. Ordu bakiyesi birlikler için artık yegâne kurtuluş yolu Batı Şeria’nın doğusu idi. Maalesef 8. Ordu bağlısı 16. ve 19. Tümenlerin, Şeria Nehri’ni henüz geçmemiş olan büyük kısmı İngiliz süvarileri tarafından sıkıştırıldı ve 23 Eylül’de esir edildi. Böylece 8. Ordunun maddî mevcûdiyeti de ortadan kalkmış oldu.
Gelişmeler 1 Eylül’de cepheye gelerek Nablus’ta 7. Ordunun komutasını üstlenen Mustafa Kemâl Paşa’nın öngörüsünü haklı çıkarmıştı. Yıldırım Ordularının savunma cephesi artık savunulamayacak hâle gelmişti. 8. Ordu harekât dışı kalmış, geri çekilmesi bozguna dönüşmüş, gerideki bir mevzide tutunma imkânı da kalmamıştı. 8. Ordunun harekât dışı kalması nedeniyle kuzeydoğuya yönelecek İngiliz kuvvetlerinin, 7. Ordunun savunmasını engelleme ve hatta 10-15 km kuzeye ilerleyerek, 7. Ordunun çekilerek Şeria Nehri batısında savunmasını engelleme ve geri çekilme yollarını kuşatma ihtimâli vardı. Bu durumu isabetle değerlendiren Mustafa Kemâl Paşa 7. Orduyu Şeria Nehri’nin doğusuna çekti, ardından da 4. Ordu ile birlikte 22-23 Eylül’de Deraa-Şam istikâmetinde geri çekilmeye başladı.
- İkinci Safha (Deraa-Şam arasının kaybı-23.09-01.10.1918)
Padişah, Mustafa Kemâl Paşa’ya, 7. Orduyu imhâdan kurtardığı için 23 Eylül’de “fahrî yâverlik” unvanı verdi. Bu şartlarda Mareşal Sanders, Şam bölgesinde savunulmaya geçilmesini istedi. 23 Eylül’de Arap Ordusu Amman’a girmiş, 25 Eylül’de de İngilizler Amman’ı ele geçirmiştir. 26-27 Eylül’de Deraa-Müzeyrip hattına gelen 4. ve 7. Orduların birlikleri buradan da Şam istikâmetinde geri çekilmeye devam ettiler. İngiliz Süvarileri de geri çekilen Türk birlikleri ile aynı hizada ve aynı hedefe doğru ilerliyordu.
28 Eylül günü öğleden sonra Şam’a gelen 4. Ordu Karargâhı güneyden gelmekte olan birliklerin yönetimiyle görevlendirildi. 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemâl Paşa da Rayak’a gelmiş, aynı şekilde o da civardaki birlikleri toplamak ve kullanmak görevini almıştı. Şam’ın savunulması görevi 4. Orduya verilmişti. Ancak Şam’da bulunması gereken askerî memurlar, vali, jandarma komutanı ve polis müdürü ortalarda yoktu. Geri çekilme artık bir panik ve kuzeye doğru yönelen bozgun şeklini almış, yönetim ve asayiş adına bir şey kalmamıştı. İngiliz uçakları da halkın ve askerî birliklerin üzerine tehdit ve duyurular atıyordu.
Mustafa Kemâl Paşa, 7. Orduyla Nablus’un kuzeydoğusunda Ferha Vadisi’nde tutunmak istemişse de İngiliz süvarileri daha önce bu hattın arkasına gelip yolu kesmiştir. Mustafa Kemâl Paşa, 23 Eylül’de 7. Orduyu Şeria Nehri’nin doğusuna geçirip ordusunu Aclun Dağları’na vurmuş ve 25-26 Eylül’de de Deraa demiryolu kavşağına ulaşmıştı. Burada yapılan toplantıda, 4. ve 8. Orduların artıklarının da kendisine bağlanmasını istemişse de Mareşal Sanders tarafından kabul edilmemişti. 27 Eylül’de karargâhı ile birlikte Deraa’dan ayrılan Mustafa Kemâl Paşa, 28 Eylül’de, Mareşal Sanders tarafından Rayak Bölgesi K.lığına atanmıştır. Aynı gün Şam-Rayak hattı tutularak 4. ve 7. Ordu birlikleri burada konuşlandırılmış, 29 Eylül’de Mustafa Kemâl Paşa, Mareşal Sanders’in emriyle, 7. Ordu birliklerini Şam’ın savunması için Mersinli Cemâl Paşa’ya bırakarak, Riyak bölgesindeki dağınık kuvvetleri emrine almak üzere harekete geçmişti.
Bu arada Mustafa Kemâl Paşa, Başkomutanlık Kurmay Bşk.lığına (Gnkur.Bşk.lığına) gönderdiği raporda; Nablus Muhârebesi’nden itibaren yaşanan gelişmelerin özetini sunmuş, 4. Ordunun Amman’dan çekilen birlikleriyle Şam güneyine geldiğini, Mareşal Sanders’in emri gereği 7. Orduyu Şam’ı savunmakla görevlendirilen 4. Ordu Komutanı Cemâl Paşa’ya bıraktığını, Rayak’ta toplanan dağınık hâldeki erlerle savunmaya geçilmesi görevi aldığını, Şam’ın uzun süre savunulamayacağını bildirerek, bu nedenle kuzeyden kaydırılacak kuvvetlerle birlikte Rayak kuzeyine çekilmesi ve burada esaslı bir savunma hattı kurulmasını teklif etmiştir. Mustafa Kemâl Paşa bu gelişmelere paralel olarak Şam’da bulunan 3. Kolordu Komutanı Albay İsmet (İnönü) Bey ile Baalbek bölgesinde bulunan 20. Kolordu Kumandanı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa komutasındaki kuvvetlerin kuzeye kaydırılması emrini vermişti. Emrin suretini de “bilgi” için Mareşal Sanders’e göndermişti. Mareşal Sanders, Şam’ı savunmayı düşündüğü için bu görüşe katılmamıştı. 30 Eylül’de Rayak’a gelip oradaki askeri derleyip toparlayan Mustafa Kemâl Paşa, Rayak’ın kuzeyine çekilme kararının uygulanması, yoksa orduya bundan sonra şekil vermek imkânı bile kalmayacağını Mareşal Sanders’e bildirdikten sonra Baalbek’e, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa’nın yanına gitmişti. O, bu kuvvetle ciddî bir savunma yapılamayacağını görmüştü. Yıldırım Orduları Grubundan kalanları düşmana ezdirmeden Halep’e kadar çekilmeyi, savunma hattının burada kurulmasını düşünüyordu. Mareşal Sanders bu yaklaşımın aksine birliklerin yerlerinde kalarak çarpışmalarını istiyordu. 1 Ekim’de Şam düşüp, iki tümenin de esir olması sonrasında Humus’a, Mareşal Sanders’in karargâhına gelen Mustafa Kemâl Paşa, onunla görüşmüş ve elde kalan birliklerin Halep’in güneyine çekilmesi konusunda onu ikna etmişti.
Bu görüşme sonucu 4. Ordunun Humus’a, 7. Ordunun da Halep’e çekilmesi emri verilmişti. Mustafa Kemâl Paşa 5 Ekim’de Halep’e gelerek dağınık ve düzensiz bir şekilde çekilen birliklere çekidüzen vererek önce Halep’te, sonra da Halep kuzeyinde bir savunma hattını oluşturdu.
Şam’ın düşmesiyle Filistin faciası noktalanmış, Yıldırım Orduları Grubunun da sonu belli olmuştu. 4. ve 7. Orduların kalıntıları Şam önünde eridiğinden Eylül ayının sonlarında ortada ordu denecek bir şey kalmamıştı. Sonradan bahse konu ordulardan arta kalan birlikleri Halep’te yeniden teşkilâtlandırmakla görevlendirilen Mustafa Kemâl Paşa’nın büyük çabalarıyla kısa zamanda 7. Ordunun kurulması sonucu Yıldırım Ordular Grubunun bir ölçüde canlanması sağlanmıştı.
- Üçüncü Safha (Şam-Halep arasının kaybı. 01-25.10.1918)
Tâkip harekâtına devam eden İngiliz birlikleri 1 Ekim’de Beyrut’u 2 Ekim’de Rayak’ı, 3 Ekim’de Baalbek’i, 6 Ekim’de Humus’u, 13 Ekim’de de Trablusşam’ı işgâl eder. Başkomutanlık tarafından bu olumsuz gidişatın durdurulması için 4 Ekim’de 2. Ordu, Yıldırım Orduları Grubu K.lığının emrine verilmiş, 15 Ekim tarihli emir ile de 4. Ordunun lağv edildiği, karargâhının da 7. Ordu karargâhını takviye edeceği bildirilir.
İngiliz birlikleri Şeria’dan Şam’a doğru yaptığı takip harekâtında 20.000 tutsak aldı. General Allenby, Türklerin muhârebe gücü kalmadığı kanaatine vararak Rayak- Beyrut hattında ilerlemeye karar verdi. Böylece kısa bir menzil hattı elde edecekti. Avusturalya atlı tümeni Şam’da bırakılmıştı, 4 ve 5. Süvari Tümenleri de 5 Ekim’den itibaren Rayak ve Zahle’ye gelmişti. İleri harekâta devam eden İngiliz kuvvetleri Halep’e yöneldiler.
15 Ekim’de karargâhıyla Halep’e gelen Mustafa Kemâl Paşa, kendisine verilen yetki üzerine, dağınık ve düzensiz bir şekilde geri çekilmekte olan birliklere çekidüzen vererek Halep’te bir savunma hattı kurdu. 7. Ordu üç tümenle Halep ve güneyinde, bir tümenle de (Halep kuzeyinde) Katma’da mevzide bulunuyordu. Katma’daki tümen, bir düşman çıkarmasına karşı, İskenderun bölgesine intikâl hazırlıkları yapmıştı. Durum öyle gösteriyordu ki, 23 Ekim’den itibaren başlayan İngiliz taarruzu nedeniyle Halep’ten çıkmak ve kuzeydeki dağlık bölgede Anadolu’nun yolunu kapamak lazımdı. Bu maksada yönelik olarak Halep ve güneyinde bulunan kuvvetler 5 km. kadar kuzeyde bulunan Katma’ya kaydırılarak burada bir savunma hattı oluşturuldu. Halep’te yaşanan çetin muhârebelerin ardından 25 Ekim’de Halep, İngilizler tarafından işgâl edildi.
Durdurulan İngiliz taarruzu…
Ancak İngiliz birliklerinin 23 Ekim’de başlayan ve üç gün süren taarruzları, Mustafa Kemâl Paşa’nın Halep’in kuzeyinde Katma dolaylarında aldığı önlemler sayesinde durduruldu.
İngiliz birliklerinin Halep’in kuzeyinde durdurulması sonucu İskenderun, Beylan (Hatay), Dir Cemâl, (Halep-Kilis arasında yer alan ve Halep’e bağlı bir yerleşim merkezi olan) Tellürifat ve doğuya doğru uzanan hat Yıldırım Orduları Grubunun elinde kalmış oldu. Antakya da 28 Ekim’de bu hattın içine alındı. Düşman bu hatta durdurulmuş ve Türk kuvvetleri de daha geriye çekilmemek konusunda sonuna kadar mücadele etmiştir.
Bu hat Türkiye’nin de millî sınırlarını oluşturuyordu. Mustafa Kemâl Paşa’ya göre bu hat, Türk ordularının en başta korumayı ve kurtarmayı düşünmesi gereken hattı.
Böylece Toros Dağları geçitlerine ulaşan yollar kapatılmış, Anadolu’yu örtme ve koruma imkânı sağlanmıştı.
Mustafa Kemâl Paşa burada 7. Orduyu tekrar toplayarak iyi bir teşkilâtçı olduğunu bir kez daha ispatladı. Aynı zamanda Adana-Halep bölgesindeki 2. Orduyu da kuruluşuna alarak Yıldırım Orduları Grubunu yeniden oluşturdu.
Bu gelişmeler yaşanırken Yıldırım Orduları Grubu karargâhı da 26 Ekim’de Adana’ya taşınmıştı.
(Devam edecek)
© 2023. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
KAYNAKLAR
----; Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi: Sina - Filistin Cephesi, C. IV/2, Gnkur. ATASE Başkanlığı Yay., Ankara 1986.
----; General Allenby’nin Raporu, Filistin Bozgunu (İngilizceden çev.: Ağır Topçu Üsteğmen Hikmet) (Osmanlıcadan çev.: Emekli General Nuri Taşdelen), Orhaniye Bsmv., İstanbul 1919.
Belen, Fahri; Birinci Cihan Harbinde Türk Harbi 1918 Yılı Hareketleri, C. 5, Gnkur.Bsmv., Ankara 1967.
Çulcu, Murat; Arşivi Kaybolan Savaş Sina Filistin-Suriye Cephesi, Birinci Baskı, KASTAŞ Yayınevi, İstanbul 2009.
Emekli Miralay Steuber, Yıldırım, (Çev.: Kaymakam Nihat), Askerî Matbaa, İstanbul 1932.
Erendil, Muzaffer; Baycan, Nusret; Ökse, Necati; Kabasakal, Hüseyin; Ünsal, Hüsamettin; Askerî Yönüyle Atatürk, GATA Bsmv., Ankara 1981.
Erickson, Edward J; Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Ordusu, (Çev.: Kerim Bağrıaçık), 1. Baskı, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., İstanbul 2009.
Erkilet, Hüseyin Hüsnü Emir; Yıldırım, Gnkur.Bsmv., Ankara 2002.
Özkaya, Yücel; Sarıkaya, Mehmet; Balcıoğlu Eraslan, Cezmi; Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ün Hayatı, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 2003.
Paksoy, İrfan; Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 2018.
Sanders, Liman von; Türkiye’de Beş Yıl, (Çev.: M.Şevki Yazman), Burçak Yayınevi, İstanbul 1968.
Şükrü Mahmut Nedim, Filistin Savaşı (1914-1918), (Çev.: Abdullah Es), Gnkur.Bsmv., Ankara 1995.