Rum Saldırısı Ve Şanlı Direniş-1

Rum Saldırısı Ve Şanlı Direniş-1
05-02-2025

GİRİŞ…

Aralık 2024 ayı sonu ile Ocak 2025 ayında Eura24 haber sitesinde  yayımlanan son dört makaleden üçü Kıbrıs Türkünün bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine aitti. Bahse konu üç yazının devamı addedilebilecek bu ve sonraki makalemin konusu da Kıbrıs’ta kısaca EOKA (Kıbrıslıların Millî Mücadele Örgütü) olarak anılan Rum terör örgütü tarafından 6 Şubat 1964 tarihinde Arpalık köyüne yapılan saldırı olacak... Bu makalede Kıbrıs’taki tarihî arka plandan 1963 yılı sonundaki toplumlararası çatışmaların başlaması, Barış Gücü, Yeşil Hat ve Rum EOKA terör örgütünün Arpalık Köyüne saldırısına dek olan süreç ele alınmıştır. 

 

ADADA OSMANLI’DAN İNGİLİZLERE GEÇEN YÖNETİM…

1571 yılında Venediklilerden alınan Kıbrıs’ın yönetimi 1878 yılında, egemenlik hakkı Osmanlı İmparatorluğu’nda kalmak şartıyla İngiltere'ye devredilmiştir, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kasım 1918 ayında Almanya Merkezî Devletler safında girmesi ve buna bağlı olarak İngiltere ile hasım olması sonucu  İngiltere de tek taraflı bir kararla 1878 yılından beri yönetimindeki Kıbrıs ile 1882 yılından beri işgâlinde olan Mısır’ı ilhâk ettiğini ilan etmiş, Türkiye de Kıbrıs üzerindeki İngiliz egemenliğini Lozan Barış Antlaşmasıyla (24.07.1923) tanımıştır.

 

İNGİLTERE SÖMÜRGE YÖNETİMİ DÖNEMİ VE ENOSİS…

İngiltere sömürge yönetimi döneminde 1931 yılından itibaren Kıbrıslı Rumlar, Yunanistan ile birleşme taleplerini yoğunlaştırmışlar, Kıbrıs’ın Yunanistan ile birleştirilerek, tamamen bir “Yunan” adası hâline getirilmesi şeklinde özetlenebilecek olan “ENOSİS” kampanyasına, II. Dünya Savaşı’ndan sonra hız verilmiştir.

EOKA TERÖR EYLEMLERİ…

1954 yılında Kıbrıs sorununu Birleşmiş Milletlere götürme kararı alan Yunanistan, 1954-1958 yılları arasında "self-determinasyon" amacıyla BM'ye yaptığı çeşitli başvurularda bir başarı sağlayamamış ise de eş zamanlı olarak Yunanistan'dan gelen Albay Grivas 1955 yılında EOKA terör örgütünü kurmuş ve Ada’daki şiddet eylemleri giderek artmış, yaşanan terör eylemleri sonucu 1955-1958 döneminde Kıbrıslı Türkler 33 karma köyü terk etmek zorunda kalmışlardır.

ENOSİS'e karşı kendi örgütlenme çalışmalarına başlayan Kıbrıslı Türkler, gelişmelere paralel olarak, "taksim" görüşünü geliştirmişlerdir. İngiltere de bu durumda, 1956 yılında sadece Rumların değil  aynı ölçüde Kıbrıslı Türklerinin de "self determinasyon" hakkı bulunduğunu ve bu çerçevede taksim talebinin de geçerli bir seçenek oluşturduğunu açıklamıştır.

 

KIBRIS CUMHURİYETİ…

Yunanistan'ın BM'den tek taraflı "self-determinasyon", ENOSİS lehinde bir karar elde edememesi, Kıbrıslı Türklerin ENOSİS'e karşı direnişleri ve Türkiye’nin adadaki soydaşlarını  desteklemekteki kararlılığı, Türkiye ile Yunanistan arasında müzakerelerin başlatılmasına imkân sağlamış, bu çerçevede Türkiye ile Yunanistan 11 Şubat 1959 tarihinde Zürih'te anlaşmaya varmışlar, Londra'da İngiltere'nin ve Kıbrıs'taki iki toplumun liderlerinin onayını almışlar, bu şekilde ortaya çıkan Zürih ve Londra Anlaşmaları bağımsızlık, iki toplumun ortaklığı, toplumsal alanda otonomi ve çözümün Türkiye, Yunanistan ve İngiltere tarafından etkin garantisi ilkelerine dayandırılmıştır.

“Kıbrıs Cumhuriyeti”, adanın iki halkı arasında ortaklık temeline dayandırılan uluslararası antlaşmalar uyarınca 1960 yılında kurulmuştur. Bahse konu antlaşmalar tarafından garanti edilen Kıbrıs Anayasası, adadaki Kıbrıslı Türk ve Rum halklarının eşit siyasî hak ve statüsüne dayandırılmıştı.

 

RUMLARIN ANAYASAYI DEĞİŞTİRME ÇABALARI…

Ancak Kıbrıs Rum tarafı, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1960 yılında kurulduğu şekilde yaşamasına şans vermemiş, söz konusu antlaşmalar sistemiyle oluşturulan “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin yapısını, Kıbrıs Türklerini devlet kurumlarından dışlamaya, Ada’daki varlıklarını sona erdirmeye ve nihayet Yunanistan ile birleşme (ENOSIS) yolunu açmaya yönelik olarak değiştirme girişimleri başlatmışlardır.

Zamanın Cumhurbaşkanı Makarios, Zürih-Londra Antlaşmalarının Kıbrıslı Türklere adil olanın ötesinde haklar verdiğini ve 1960 Anayasasının işlemez olduğunu öne sürmeye başlamış ve 30 Kasım 1963'te anayasanın tadili için, Türk Cumhurbaşkanı Yardımcısının veto hakkının kaldırılmasını da içeren 13 maddelik önerilerini Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr. Fâzıl Küçük’e iletmiştir. Bu öneriler, 16 Aralık 1963 tarihimde Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye tarafından reddedilmiştir.

 

ADA’DA TOPUMLARARASI ÇATIŞMALARIN BAŞLAMASI…

Kıbrıs Rum tarafı 21 Aralık 1963 tarihinde Kıbrıs Türk toplumuna karşı kapsamlı ve sistematik saldırılara geçmiş, Kıbrıslı Türkler devlet kurumlarından uzaklaştırılmış, Kıbrıs Türk tarihine “Kanlı Noel” adıyla geçen bu kanlı saldırılar önceden hazırlanmış olan “Akritas Planı”na dayandırılmıştır.

Akritas Planı 1963 yılı başlarında Kıbrıs  Cumhuriyeti Hükûmetinde çoğunluğa sahip Kıbrıs Rumlarının, Kıbrıs Türklerini  ve yönetimde zayıflatarak daha sonra Kıbrıs Cumhuriyeti'ni Yunanistan ile birleştirmeyi amaçlayan plandır. Bu plan, ENOSİS fikrinde olduğu gibi, Yunanistan ile Kıbrıs'ın birleşmesi şeklinde anılır.

Türklerin imhası veya Ada'dan atılmasını öngören bu plan, basit bir örgütün eylem planı olmayıp, Rum yetkililer tarafından hazırlanan bir etnik temizlik girişimidir.

Kıbrıs'taki Rum EOKA milisler/çeteler tarafından 20-21 Aralık 1963 tarihinde Kıbrıs Türklerine karşı başlatılan Kanlı Noel Saldırısı, Kıbrıs Adasındaki toplumlararası çatışmaların da başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Kanlı Noel Saldırısı kapsamında meydana gelen olaylarda toplam 364 Kıbrıs Türk’ü ile 174 Kıbrıslı Rum hayatını kaybetmiştir.

Akritas Planı’nın uygulanması sonucunda, 30.000 Kıbrıslı Türk o zamana dek yaşadığı 103 köyü terk etmek zorunda kalmış, bunun ardından Kıbrıs Türk nüfusu adeta yerlerini terk etmek zorunda kalmış, ada yüzölçümünün %3'üne karşılık gelen, adada denize çıkışı olmayan ve sürekli kuşatma altında tutulan küçük bölgelere sığınmıştır. Dolayısıyla, “Kıbrıs Cumhuriyeti,” Kıbrıslı Rumların 1963 yılında tek taraflı olarak güç kullanımıyla anayasayı feshetmelerinden sonra ortadan kalkmıştır.

BARIŞ GÜCÜ VE YEŞİL HAT…

1963 "Kanlı Noel" olaylarından sonra, 27 Aralık 1963'e üç garantör ülkenin askerlerinden oluşan bir "Barış Gücü" oluşturulmuştur. Bu çerçevede bir İngiliz generalin yeşil bir kalemle harita üzerinde çizdiği bir çizgi ile Lefkoşa 30 Aralık 1963 tarihinde ikiye ayrılmıştır. Bu tarihten itibaren bu sınır “Yeşil Hat” olarak adlandırılmıştır.

Not: Devam edecek

 

© 2025. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?