Su yandığında
Kül dağıldığında
İçimin ormanlarında kuşlar
Uçumsuz göksüz kanatsız kaldığında
Zaman içe büzülüp
Yer gök uzadığında
Bana bir hicret sunsun
Kanatları ince ipek rüzgarlı
Yusufçuk
Üstümden aksın gitsin
Loşluğu kuşkunun
Bir sabırlı zindelik ve
Bir bekleyiş ağrısıyla
Uzanıp kıyıya
Gözlerimi göğe alıştırayım.
Suyun yanında gece
Enkazın boynunda balta
Musa’nın sakallarında Tûr
Nasılsa öyle
Korkusuz ferah ilgisiz
Bütün geceleri
Bütün kesirlerden ayıran
Büyük matematiği evrenin
Kalbime ılıklığını versin
Yıldız gölgesiyle
Su ki
Toprağın tıkırtısına sağır
Yağmurun şiddetine duyarsız
Işığa geceye ve aşka meftun yalnızca
Seslerin üstünde yanan
Bir harfin hararetidir
Üstüme gece diye
Toprak diye ve ay diye
Örtüyorum suyu
Yusuf AKLAN 3 yıl önce
Fehmi Solak 3 yıl önce
Tebrik ederim.