Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun kısaltması olan TRT, Ramazan Ayı’nda Tarikat Radyo Televizyon Kurumu gibi çalışıyor. TRT yetkilileri suç işliyor, aynı zamanda özel program yapanlar ve onlara izin verenler, Ramazan’ı -mübarek ay- diye niteleyip üzerinde tepinirken günah işliyorlar. Ancak bunun farkındalar mı onu da bilmiyorum?.. İlgiler, günahın hesabını Din Günü’nde Allah’a verecekler ve cezasını mahşerde ödeyecekler. Ona karışmıyoruz ama biz işledikleri suçu buradan yetkililerin yüzüne haykırıyor, safımızı belli ediyor ve varsa yürekli savcılar, onları gereğini yapmaya davet ediyoruz...
Vakti zamanında, kendilerinin onca TV kanalı varken, TRT'nin pek çok kanalı dahi fetö kadrolarına peşkeş çekiliyordu değil mi? Hatırlayın Ekrem Dumanlı, Nasuhi Güngör, Hidayet Karaca, Hakan Şükür fink atıyordu TRT kanallarında…
Şimdi de Menzilcilere peşkeş çekiliyor. Ne farkı var, Allah aşkına birisi bana anlatsın? Sanki ilgili tarikatın Semerkand TV'si yok!..
TRT fetöye peşkeş çekilirken itiraz ettiğimizde, "Müslümanların bir yerlere gelmesini niye istemiyorsunuz? Müslümandan niye rahatsız oluyorsunuz?" diyenler gibi şimdiki itirazımıza da onlar aynı cevabı verecek kuşkusuz! Ve utanmadan sıkılmadan, "Müslüman kendisini bir akrebe aynı delikten iki kere sokturmaz!" rivayetini de Hadis diye o programlarda bize anlatacaklar.
Dahası tarikat ve tasavvuf menkıbeleri din diye anlatılıyor. İçinde şirkin dibine dalındığı hikaye ve masallar din olarak insanlara sunuluyor. Tescilli Menzil müridi olan Sunucu Serdar Tuncer’in ballandıra ballandıra anlattığı bir hikayeyi ibret vesikası olarak ben de köşeme taşıyıp sizlerin dikkatine sunacağım…
Bir Derviş tarafından kanadı kırılan ve hak aramak için huzuruna çıkan Kuş’a, Hz. Süleyman sorar!
-İyi de sen bir kuşsun ve uçup gitmek varken, neden kaçmadın?
Kuş;
-Dervişlik hırkası giymişti efendim. O hırkayı üzerinde görünce bana zarar vermez, diye düşündüm. Uçmadım ve onun için kaçmadım, der.
Hz. Süleyman -kısas- kararı verir ve Derviş’in kolunun kırılmasına hükmeder.
Kuş itiraz eder ve der ki;
-Efendim hayır, kolunu kırmayın. Ben onu bağışladım, iş gücü kaybına uğramasın. Fakat siz onun hırkasını çıkartın. Bir daha o hırkayı hiç giymesin. Çünkü onunla kandırıyor, der.
Vaaav! Fon müzikli coşku eşliğinde duyarlılık tavan yapmıştır bir an!
Nasıl reklam ama? Çok etkileyici değil mi?
İşte siz, Sayın Serdar Efendi! Her ne kadar cismen derviş hırkası giymemiş olsanız da, “Ben derviş değilim! Derviş olmak kiiim, ben kim!”, diyecek olsanız da, hileyi şer’iye yapıyorsunuz. Ve bal gibi dervişsiniz, müritsiniz işte. Siz şimdi TRT’de iftar sahur ramazan programları yapıyorsun ya! Sunucu olarak mı oradasınız, Derviş olarak mı? Yoksa her ikisi de mi?
Dervişseniz o gıyaben büründüğünüz hırkayı çıkartın ve o şekilde insanları kandırmadan yani sunucu kimliğinizle televizyona çıkın!
“Yok ben derviş değilim, sadece sunucuyum” diyorsanız o zaman sürekli mürit olarak mensubu olduğunuz tarikatın üyeleri ve tarikatçı olanları dönüp dolaştırıp programlarınıza konuk etmeyin! Hep o derviş kılığınızla kandırıyorsunuz.
Eğer hem derviş hem de sunucuysanız, ki öyle, o halde yeriniz TRT değil, Semerkand TV olmalıdır!
Ayrıca bu seneki din panayırında TRT'den kaç lira alıyorsunuz? Bana öyle geliyor ki, çok yüklü bir para kaldırıyor olmalısınız… Ha aldığınızı paranın hepsini siz almıyorsun ve büyük bir ihtimalle miktarı konuklarınızla da paylaşıyor olmalısınız. Zira aynı konuklar üzerinden yürütüyorsunuz programlarınızı! Şeffaflık gereği bunu açıklamak hem sizin, hem de TRT’nin boynunun borcudur.
Aslında kamu malının bir cemaat veya tarikata teslim ediliyor olmasından en büyük rahatsızlığı siz duymalı ve kendinize gelen teklifleri kabul etmemeniz gerekirken, balıklama kul hakkının içine dalıyorsunuz. Ama ben;
Ahan da buradan yine itiraz ediyor, -yatacak yeriniz yok- diyor ve hem size, hem de vesilenizle yetkililere ve ilgililere şu soruları soruyorum:
-Cem TV yayıncıları hiç olmazsa Muharrem ayında TRT'de program yapabilir mi?
-Milletin tamamının vergileri ile ayakta duran bir devlet kurumu bir fraksiyona peşkeş çekilebilir mi?
-Çekiliyorsa bu caiz midir?
-Hem de Ramazan'da sevap aşınıza zehir katmış olmuyor musunuz?
-Kamu kurumu olan TRT’de yaptığınız o programlarla kul hakkına girdiğiniz düşünüyor musunuz?
-Düşünmüyorsanız bu daha büyük bir ayıp, gaflet ve aymazlık değil mi?
-Kul hakkı yemek orucu bozmuyor mu?
-İktidarla kuzu sarması olduğunuz için oraların size peşkeş çekildiğini ve olası bir çıkar çatışması durumunda anında terörist ilan edileceğinizi biliyor musunuz?
-Hep iktidar kavgası olunca mı bu tür yapılaşmalar terör örgütü ilan edilecek?
-Aynı delikten kaç kere sokulduk ve sokulmaya devam ediyoruz! Bu Müslümanlığımızın kalitesini sorgulamayı gerektirmiyor mu?
Adem KURUN 3 yıl önce
Hayati Yaman 3 yıl önce